PAROLAMIZ YA İSTİKLAL YA ÖLÜM

Abdullah ŞAHİN

MENÜ
10.SINIF TARİH DERSİ
12.SINIF İNKILAP TARİHİ DERSİ
T.C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ
YNT TV

2. 4. MİLLÎ MÜCADELEDE DOĞU VE GÜNEY CEPHELERİ

2. 4. MİLLÎ MÜCADELEDE DOĞU VE GÜNEY CEPHELERİ







Millî Mücadele Doğu, Güney ve Batı olmak üzere üç cephede gerçekleşti.
Doğu Cephesi’nde Kazım Karabekir Paşa komutasındaki 15. Kolordu, Ermenilerle
mücadele etti. Güney Cephesi’nde Fransızlar ve onların desteklediği
Ermenilere karşı direnişi Kuvay-ı Millîye üstlenmişti. Batı Cephesi’nde ise
Yunanlara karşı önce Kuvay-ı Millîye daha sonra ise düzenli ordu mücadele
etti.

2. 4. 1. Doğu Cephesi

I. Dünya Savaşı’nın sonlarına doğru Rusya’da çıkan ihtilal sonucunda Çarlık
rejimi yıkılarak Sovyet Rusya kurulmuştu. Yeni kurulan rejim ülke içinde
otoritesini sağlamakla uğraşırken, Brest Litowsk Antlaşması’nı imzalamış ve
savaştan çekilmişti. Bu antlaşmaya göre Anadolu’da işgal ettiği yerleri boşaltmış,
hatta 93 Harbi’nde ele geçirdiği Kars, Ardahan ve Batum’u (Elviye-i
Selase) Osmanlı Devleti’ne bırakmıştı. Kafkasya’da oluşan bu otorite boşluğundan yararlanan Ermeniler, merkezi Erivan olan bir Ermenistan Devleti
kurdular (28 Mayıs 1918). Mondros Ateşkes Anlaşması’ndan sonra yapılan
barış konferanslarına, İtilaf Devletleri tarafından Ermeni temsilcileri de çağrıldı.
ABD Başkanı Wilson, Paris Barış Konferansı’nda İtilaf Devletleri’ne bir
plan sundu. Bu plana göre Doğu Anadolu Bölgesi’nde bağımsız bir Ermeni
devleti kurulacak ve bu devletin Akdeniz ile Karadeniz’e bağlantısı sağlanacaktı.
Büyük Ermenistan düşünü gerçekleştirme zamanının geldiğini düşünerek
harekete geçen Ermeniler, Erzurum ve Van’a saldırarak köy ve kasabaları
yakmaya ve Türkleri öldürmeye başladılar. Bu saldırıların artarak devam
etmesi üzerine, Doğu Anadolu’nun Ermenilerin eline geçmesini önlemek
için, Doğu Anadolu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti kuruldu. Kazım Karabekir
Paşa’nın 15. Kolordu Komutanı olarak Erzurum’a gelmesinden sonra bu cemiyet
daha da güçlendi.


Tayyar Rahmiye
Güney cephesinde 9. Tümen’de gönüllü olarak bir müfrezenin komutanlığını
yapmıştır. Osmaniye’de Fransız karargâhına saldırı için görevlendirilen müfreze, 1 Temmuz 1920’de harekete geçer. Fakat, bu arada askerlerde bir duraklama
meydana gelir. Bunun üzerine, “Ben kadın olduğum halde ayakta duruyorum da, siz erkek olduğunuz halde yerlerde sürünmekten utanmıyor musunuz?” diyerek erkekleri harekete geçiren Tayyar (uçan) Rahmiye, karargâhın alındığını göremeden şehit düşer. Bu harekât sonrası iki tanesi makinalı olmak üzere 82
tüfek ele geçirilmiştir. Şefika Kurnaz, Milî Mücadele’de Türk Kadını. www.atam.gov.t
BİLİ-YORUM

 

İtilaf Devletleri tarafından, Sevr Antlaşması’na Ermeni Devleti’nin kurulmasını
öngören bir madde konuldu. Bundan cesaret alan Ermeniler saldırılarını
artırdılar. Bu gelişmeler yaşanırken BMM Hükûmeti, 15. Kolordu Komutanlığını
Doğu Cephesi Komutanlığına dönüştürerek başına Kazım Karabekir’i atadı. BMM’nin aldığı karar üzerine harekete geçen Kazım Karabekir Paşa, Sarıkamış ve Kars’ı Ermenilerden kurtardı. İlerleyişini sürdüren Türk ordusunun Gümrü’ye yaklaşması üzerine Ermeniler barış istediler.

İmzalanan Gümrü Barış Antlaşması’nın (2-3 Aralık 1920) önemli bazı maddeleri şunlardır:

1. Ermenistan BMM’yi tanıyacaktır.
2. Kars, Sarıkamış, Kağızman, Iğdır ve Oltu BMM Hükûmeti’ne bırakılacaktır.
3. İsteyen Ermeniler Türkiye’ye göç edebilecektir.

Bu barış antlaşması BMM Hükûmeti’nin uluslararası alanda sağladığı ilk askerî ve siyasi başarıdır. Doğu Anadolu üzerindeki her türlü isteklerinden vazgeçen Ermeniler, böylelikle Sevr Antlaşması’nın kendilerine tanıdığı haklardan da vazgeçtiler.


2. 4. 2. Güney Cephesi

Mondros Ateşkes Anlaşması imzalandıktan sonra Adana, Antep, Maraş ve Urfa’ya önce İngilizler girdiler. İngilizler daha sonra buraları Fransızlara bıraktı. Fransızlar bu yörelere hem kendileri yerleştiler hem de Mısır ve Suriye’den getirttikleri Ermenileri yerleştirdiler. Fransızların ordularına alarak silahlandırdıkları bu Ermenilerin intikam duygularıyla saldırıya geçmesi ve Fransızların keyfi davranışları, Türk halkının düşmana karşı harekete geçmesine sebep oldu.

Fransızlar, Antep’e Ermenilerden oluşan bir askerî birlik yerleştirdi ve Türkleri sindirmek için bölgedeki Ermeni azınlıkları da kullanarak saldırılara başladı. Antepliler, işgale karşı direnişe geçtiler. Fransızların işgaline karşı koyan Şahin Bey’in (Teğmen Sait Bey) şehit düşmesi, bütün Antep şehrinde direnişi başlattı. On ay, dokuz gün boyunca direnişini sürdüren Antep, 9 Şubat 1921’de teslim olmak zorunda kaldı. Mustafa Kemal Paşa, daha sonra Antep’teki direnişi örgütlemesi için Kılıç Ali Bey’i bölgeye gönderdi. Antep’e bu savunmasından dolayı BMM tarafından “Gazi” unvanı verildi.

Maraş’ı işgal eden Fransızların, Ermeni azınlığı ile iş birliği yaparak burayı sömürge haline getirme çabaları Maraşlıları harekete geçirdi. Maraş kalesinde asılı Türk bayrağının indirilerek yerine Fransız bayrağının çekilmesi üzerine Ulucamii İmamı Rıdvan Hoca “Kalelerinde hür bayrağı dalgalanmayan, esir bir memlekette cuma namazı kılınmaz.” diyerek halkı coşturdu. Halk kaleye asılı Fransız bayrağını indirerek yerine Türk bayrağını çekti. Türkler, Fransız ve Ermenilerin taşkınlıklarına katlanmadılar.

Fransız askerlerinin bir Türk kadınına: “Burası artık Türklerin değildir. Fransız memleketinde peçe ile gezilmez.” diyerek, kadının peçesini çekip yırtması olayları başlattı.




HARBORD RAPORU
ABD Başkanı Wilson’un isteği üzerine 1919 Eylül’ünde Türkiye’de manda idaresini ve Ermeni iddiaları ve meselesini incelemek üzere 46 kişilik bir heyet kuruldu. Amerikalı General Harbord başkanlığındaki heyet Anadolu’ya hareket etti.

22 Eylül 1919’da Sivas’ta bulunan Mustafa Kemal ile görüştükten sonra Erzurum’a giderek Kazım Karabekir ile de görüşerek bölgede incelemelerini sürdürdü. Kendisine sunulan nüfus istatistiklerine şüpheyle bakmasına rağmen Erzurum Belediye Başkanı Zeki Bey’in Erzurum’daki Müslüman mezarlığının büyüklüğüne, buna karşılık Hristiyan mezarlığının küçük bir alanı kaplamasına Harbord’un dikkatini çekmesi, bu bölgede Türklerin eskiden beri çoğunlukta olduğunu bu istatistiklerin doğruluğuna en gerçekçi kanıt olmuştur.

Anadolu ve Kafkasya’da bir aydan fazla süren gezi ve incelemeler sonucu bir rapor hazırlayarak ilgililere sunmuştu. Bu raporda Doğu Anadolu’da Türklerin çoğunlukta olduğu ve bunların Ermenileri tehdit ettiklerine dair hiçbir hareketin görülmediği belirtilmiş ve Ermeniler tamamıyla haksız bulunmuştu. Selahattin Tansel, Mondros’tan Mudanya’ya Kadar, C.II, s.169-177.
BİLİ-YORUM

 

Bu duruma şahit olan Sütçü İmam, düşman askerini vurdu. Bundan sonra şehir
içinde Fransızlarla yapılan kanlı mücadeleler 11 Şubat 1920 gecesi, Fransızların
bozguna uğraması ve Maraş’tan çekilmeleri ile son buldu. Maraş adı BMM’nin aldığı kararla Kahramanmaraş olarak değiştirildi. Urfa, diğer güney illeri gibi önce İngilizlerin işgaline uğramış, sonra da İngilizler tarafından Fransa’ya devredilmişti. İşgal ordusunun halka kötü davranışları, Ermeni azınlığın bunlarla işbirliği yaparak can ve mal güvenliğini ihlal etmeleri, Urfalıları ayaklandırdı. Yüzbaşı Ali Saip Bey kumandasındaki millî kuvvetler, kanlı çarpışmalar ardından Fransızları şehri boşaltmaya mecbur bıraktı. Urfa, tek başına bir Türk şehri olarak, bir devlete karşı savaşıp zafer elde etti (11 Nisan 1920). 1973’te alınan kararla Urfa adı Şanlıurfa olarak
değiştirildi. Fransa’nın Çukurova’yı işgali ve Ermenilerin iş birliği yaparak
saldırı ve yağmacılık hareketlerine karşı Adana’da ilk önce Karaisalı’da bir
millî kuvvetler oluşturuldu. Adanalılar önce Toros Dağları’nın eteklerinde,
daha sonra ise Çukurova’da yiğitçe mücadele ettiler. Mücadelenin örgütlenmesi
yolunda topladıkları Pozantı Kongresi’ne Mustafa Kemal de katıldı.
Güney Cephesi’ndeki bu kahramanca mücadele ve başarılar, Fransızların ilerleyişini
durdurdu ve Türklere karşı bakışlarını değiştirdi. Yunan ordusunun
Sakarya’da yenilmesi üzerine 20 Ekim 1921’de Fransa ile imzalanan Ankara
Antlaşması ile Güney Cephesi kapandı. Hatay dışında bugünkü Türkiye-Suriye
sınırı çizilmiş oldu. Bu bölgedeki askerî güçler de Batı Cephesi’ne gönderildi.
Türk-Fransız ilişkileri, Türk-İngiliz ilişkilerine benzememektedir. Millî Mücadele
boyunca Türkler ile İngilizler arasında silahlı bir çatışma olmadığı halde
Fransızlarla Adana, Urfa, Antep ve Maraş bölgesinde 1920 sonlarından
1921 ortalarına kadar çetin bir savaş devam etmiştir. Buna karşılık, Ankara
Hükûmeti’ni resmen ilk tanıyan İtilaf Devleti Fransa olmuş ve 20 Ekim 1921
tarihinde Ankara’da yapılan Türk-Fransız Antlaşması ile Fransızlara karşı savaş
son bulmuştur.
Paris Barış Konferansı’nda istediklerini elde edemeyen İtalyanlar, Yunanların
II. İnönü Savaşı’ndaki yenilgileri üzerine, Anadolu’da işgal ettikleri yerlerden
çekilmeye başladılar. Sakarya Zaferi’nin kazanılmasından sonra ise Anadolu’yu
tamamen boşalttılar.




Yorumlar - Yorum Yaz
Anket
"PAROLAMIZ YA İSTİKLAL YA ÖLÜM" KİTABIMIZI OKUDUNUZ MU?
TÜRK İSLAM DEVLETLERİ TARİHİ
OSMANLI DEVLETİ TARİHİ
abdullahhoca

SİTEMİZE GÖSTERMİŞ OLDUĞUNUZ İLGİYE TEŞEKKÜRLER...
TARİH BİZDEN ÖĞRENİLİR.
Site Haritası