PAROLAMIZ YA İSTİKLAL YA ÖLÜM

Abdullah ŞAHİN

MENÜ
10.SINIF TARİH DERSİ
12.SINIF İNKILAP TARİHİ DERSİ
T.C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ
YNT TV

II.BEYAZID DÖNEMİ

II. BAYEZIT DÖNEMİ (1482-1512)

Çok iyi bir eğitim görerek yetişmiş olan II. Bayezit, bilgin, şair ve bestekârdı. Siyasette atılgan değil, tedbirli ve gerçekçiydi. Sultan Bayezit zamanında Osmanlı ülkesinde imar faaliyetleri hızlandı. II.Bayezit, İstanbul’da cami, imaret, kervansaray, mektep ve medrese yaptırdı. Edirne’de de aynı tarz eserlere ilave olarak hastane kurdurdu. Bayezit, bir Osmanlı tarihi yazılmasını emreden ilk padişahtır. Zamanında İdrisi Bitlisi’nin ve Neşri’nin yazdıkları tarihler ün kazandı.

Dönemin Önemli Olayları;

II. Bayezid dönemi yükselme devri içinde “duraklama devri” olarak görülür. Bu dönemde fetihler durma noktasına gelmiş, siyasî faaliyetler azalmıştır. Bunun en önemli sebebi Cem Sultan Meselesi’nin bir dış sorun haline gelmesidir. Cem Sultan II. Bayezid’in hükümdarlığını tanımayarak Bursa’ya gelmiş, hâkimiyet alâmeti olarak adına hutbe okutup para bastırmıştır. Devletin paylaşılmasını ve Anadolu’nun kendisine verilmesini istemiştir. Konya’ya gelip Karamanoğullarının desteğini alan Cem Sultan, Şam ve Mısır’a gidip Memlûklardan da destek almıştır. Ancak aldığı yardımlarla Anadolu’ya giren Cem Sultan Akşehir’de yapılan savaşı kaybetmiş ve Rodos şövalyelerine sığınmak zorunda kalmıştır. (1492) Böylece Cem Sultan sorunu bir iç sorunken Avrupa sorunu haline gelmiştir. Önce Fransa daha sonra Vatikan’a gönderilen Cem Sultan 1495’te hastalanarak (kimine göre zehirlenerek) ölmüştür.

1484’te Kili ve Akkerman kaleleri alınarak Boğdan’ın fethi kesinleşmiş, böylece Osmanlı ve Kırım toprakları karadan birleşmiştir. Bunun üzerine bölgeye asker gönderen Leh kuvvetleri ile yapılan mücadelede Leh ordusu geri püskürtülmüştür. İspanya’da baskı altında olan Yahudiler Osmanlı topraklarına yerleştirilmiştir. II. Bayezid dönemindeki bir diğer gelişme ise, Safevî Devleti’nin kışkırtmasıyla Anadolu’da ortaya çıkan Şahkulu Ayaklanması’dır. Şiîliği yaymayı hedefleyen bu ayaklanma güçlükle de olsa bastırılmıştır.

XV. yüzyılda Amasyalı Şeyh Hamdullah, “Hattatların Kıblesi” adını almış ve o zamanki İslam dünyasındaki bütün hattatların üstadı olmuştur. Sultan II. Bayezid, yazı yazarken onun hokkasını tutacak kadar Şeyh Hamdullah’a saygı göstermiştir. Şeyh Hamdullah’tan sonra Ali Bin Yahya Sofi, Karahisarlı Ahmet, Hafız Osman gibi hattatlar yetişmiştir.

KARAMAN OĞULLARININ KESİN OLARAK YIKILMASI (1483)

Karaman oğulları, II. Beyazıd’e karşı Cem Sultan’ı destekleyince 1483’te tamamen ortadan kaldırıldı.

BOĞDAN SEFERİ(1484) VE BOĞDAN’IN FETHİNİN TAMAMLANMASI

Sebepleri

Boğdan Prensliğine ait olan Kili ve Akkerman kalelerinin Osmanlı Devleti’nin Kırım ile olan kara bağlantısını kesmesi

Boğdan Prensliğinin Karadeniz ticaretini engellemeleri.

Boğdan Prensinin Osmanlılara karşı Macarlarla işbirliği yapması

Sefer: 1484’te Boğdan üzerine sefere çıkan II. Bayezid, Kili ve Akkerman kalelerini ele geçirdi.

Sonuçları:

Boğdan’ın fethi ile Karadeniz’in, batı kıyıları tamamen Osmanlı egemenliğine girdi.

Osmanlı’nın Kırım ile Balkan toprakları karadan birleşti. Bu iki nedenle Balkanlar ve Avrupa’da yapılacak fetihler kolaylaştı.

Balkanlara yapılacak seferlerde Kırım kuvvetlerinden yararlanıldı.

Boğdan yıllık vergi vermeyi kabul ederek Osmanlı egemenliğine girdi.

Bölgeye asker gönderen Leh kuvvetleri geri püskürtüldü. Bu olay Lehliler ile Osmanlı ordusunun ilk savaşıdır.

Daha sonra Lehistan ile bir ticaret anlaşması yapıldı (1489) .

XVI. yüzyılda Osmanlı donanması Karadeniz ve Akdeniz’de söz sahibi haline gelmiştir. Aynı tarihlerde Venedikliler denizcilik alanında zayıflamış, ancak Akdeniz’in batısında İspanya ve Portekiz iki güçlü denizci devlet olarak ortaya çıkmıştır.

NOT: 1483’de yapılan akınlar sonucu, Hersek kesin olarak Osmanlı Devleti’ne katıldı.  1491 yılında Macaristan’a büyük akınlar düzenlendi.

 

OSMANLI-MEMLÛK SAVAŞLARI (1485–1491)

Osmanlı Memluk ilişkileri ilk kez Yıldırım Bayezid döneminde bozulmuştur.

Fatih’in son zamanlarında bozulmaya başlayan Osmanlı-Memlûk ilişkileri, II. Beyazıt döneminde daha da gerginleşti ve savaşa dönüştü.

İki ülke arasındaki ilişkilerin bozulmasının başlıca nedenleri şunlardı:

1)Fatih Döneminde Hicaz suyolları meselesi (Fatih Memluk Sultanına Mekke yolunda gerekli önlemlerin alınarak hacıların rahatça seyahat etmelerinin sağlanmasını rica etmişti. Ancak Memluklar bu isteği iç işlerine karışma şeklinde yorumlamışlardı )

2)Memlûk sultanının, Cem Sultan’a bir hükümdar gibi davranması

3)Memlüklerin Karaman oğlu Kasım Beyi desteklemesi

4)Memlûkların, Dulkadıroğulları Beyliği’nin iç işlerine karışmaları ve Ramazan oğulları Beyliği’ni egemenlikleri altına almak istemeleri

5)II. Bayezid’e gönderilen hediyelere Memluklarca el konulması(Hindistan hükümdarlarından Gücerat hükümdarı II. Mahmut Şah tarafından Fatih’e bir elçi gönderilmişti. Fakat bu elçi Cidde’de engellenerek yanında bulunan hediyelerin, Memlûkların Cidde valisi tarafından Memlûk sultanına gönderilmesi)

6)Osmanlıların giderek güçlenmesi ve İslâm dünyasının lideri durumuna gelmekte olmasının Memlûkları rahatsız etmesi.

7)Memlukların Türk hacılarından vergi almaları

Savaş: Osmanlı Devleti ile Memluklar arasında 8 yıl süren savaş yaşandı (1485–1491). Çukurova ve Toroslar’da yapılan savaşta kesin bir sonuca ulaşılamadı. Her iki taraf için de büyük kayıplara neden olan bu savaşlar, Tunus beyinin aracılığı ile sona erdi.

Sonucu: Yapılan antlaşma ile Osmanlılar, bu savaşlarda ele geçirmiş oldukları Çukurova yöresini (Adana ve Tarsus’u) Mekke ve Medine evkafına ait olması nedeniyle Memlûklara bıraktılar.

 

Osmanlı-İran İlişkileri ve Şah Kulu İsyanı  (1511)

AÇIKLAMA: Akkoyunlu Devleti’nin yıkılmasından sonra, İran, Azerbaycan ve Doğu Anadolu’da Tebriz başkent olmak üzere bir Türk devleti olan Safevî Devleti kurulmuştu (1502). Bu devletin kurucusu Şah İsmail’dir. Büyük dedesi Erdebil Şeyhi Safiyüddin’den dolayı, kurduğu devlete Safevî adı verildi.

 

Şah Kulu İsyanı’nın Nedenleri

1)Şah İsmail’in Anadolu’yu ele geçirmek istemesi

2)Safevi Devleti Anadolu’da çıkardığı Şii İsyanları ile Osmanlı Devletini zayıflatmak istemiştir.

3)Şah İsmail’in Anadolu’daki nüfuzunu artırmak için Şiiliği yayma politikası gütmesi

4)Şah İsmail’in II. Beyazıt’ın yönetimdeki esnek tutumundan yararlanmak istemesi

Şah kulu İsyanı (1511): Şah İsmail taraftarlarının çalışmaları sonucunda Anadolu’da isyanlar çıkmıştır. Bu isyanların en önemlisi Şah kulu İsyanı idi (1511). Anadolu’da Şah İsmail’in propagandasını yapan Şah kulu, büyük bir isyan çıkardı (1511). Antalya, Elmalı, Burdur ve Keçiborlu isyancıların eline geçti.

Sonuçları:

1)Osmanlı kuvvetleri, ayaklanmayı güçlükle bastırabildi. Bu durum Safevilerin Anadolu’daki etkinliğini göstermektedir.

2)Şah kulu öldürüldü ve isyancılar dağıldılar. Ayaklanmalara katılanlar Ege denizindeki Modon ve Koron adalarına sürüldü (1511).

3)İsyanların yoğunlaşması üzerine Trabzon Sancakbeyi olan Şehzade Selim merkezden habersiz harekete geçerek bir kısım İran toprağını ele geçirmiş, ancak II. Bayezid bu toprakları geri iade etmiştir.

4)II. Bayezıt nüfuzunu kaybetti ve siyasi otoritesi sarsıldı.

5)Şehzade Selim, bu olay üzerine babasına karşı isyan etti.

6)II. Beyazıt’ın oğulları arasında taht mücadelesi başladı. Taht kavgalarını önleyemeyen II. Beyazıt tahtı oğlu Yavuz Sultan Selim’e bıraktı. Dimetoka’ya giderken yolda öldü (1512).

 

OSMANLI VENEDİK İLİŞKİLERİ ( 1499 -1502 )

Sebepleri

1)Ege denizinde Osmanlı Devleti’nin Ege Denizindeki varlığı Venedik’in ticari faaliyetlerini olumsuz etkilemesi

2)Venedik’in Girit ve Kıbrıs adalarıyla Modon, Koron ve Navarin’e hâkim olmasının Osmanlı çıkarlarına ters düşmesi

3)İtalya’daki devletlerin Osmanlı’yı savaşa teşvik etmesi.

4)Venedik’in Osmanlı aleyhine çalışmalara devam ediyorlar, Mora halkını kışkırtıyorlardı.

Savaş: Böylece Osmanlı Venedik savaşları yeniden başladı. Karadan ve denizden kuşatılan İnebahtı (Lepanto) (1499)  ardından Modon, Koron ve Navarin kaleleri ele geçirildi (1500).

Sonuçları

1)Mora’nın fethi tamamlandı (Venedik’in Mora yarımadasındaki egemenliği sona erdi.)

2)İnebahtı’nın alınması ile Osmanlı donanması Adriyatik Denizi’nde önemli bir üs elde etti.

3)Bu fetihler sonucu Mora’dan çıkarılan Venedikliler, 1501 yılında Akdeniz’deki Türk adalarına ve Midilli’ye saldırdılar. Ancak, Saruhan Valisi Şehzade Korkut’un müdahalesi üzerine başarılı olamadılar.

4)Sultan İkinci Bayezid 31 Mayıs 1499’da da Yunan seferine çıktı. Ayamavra ve Kefolanya geri alındı.

5)Bunun üzerine Osmanlılarla başa çıkamayacağı­nın anlayan Venedikliler, barış istemek zorunda kaldılar. Alınan liman ve kaleler, Türklerde kalmak şartı ile 1502’de Venedik ile barış yapıldı.

Endülüs’e Yardım

1469 yılında Aragon Kralı Ferdinand ve Kastilya Kraliçesi İzabella’nın evlenmesi ile İspanya, gücünü birleştirdi ve buradaki son Müslüman devlet olan Gırnata’yı ele geçirdi (1492). Bu tarihten sonra Müslümanlardan din değiştirmeleri veya ülkeyi terk etmeleri istendi. Buna uymayanlar engizisyon mahkemelerinde cezalandırılmaya başlandı. Müslümanların ve Yahudilerin katliama uğradıkları bu dönemde, Endülüs Müslümanları Osmanlılardan yardım istediler. II. Beyazıt, 1505 yılında, Kemal Reis kumandasındaki donanmayı, Endülüs (İspanya) Müslümanlarına yardıma gönderdi. Buradaki Müslümanlar, Türk donanması tarafından Kuzey Afrika kıyılarına taşındılar. Müslümanlarla birlikte aynı kaderi paylaşan Yahudiler de din ayrımı gözetilmeksizin kurtarıldılar. Bunlardan bir kısmı Osmanlı topraklarına(İstanbul ve Selanik)  yerleştirilmişlerdir ki Türkiye’deki Musevilerin büyük bir bölümünün ataları bunlardır. Bu dönemde Türk denizcileri, Kuzey Afrika kıyılarında bazı üsler elde ettiler. Bu devlete Osmanlı donanmasının uzak denizlerde savaşacak kadar yeterli olamaması, Cem Sultan’ın Avrupa’da bulunmasından dolayı yeterli yardım yapılamamıştır.

 II. BEYAZIT’IN PADİŞAHLIKTAN ÇEKİLMESİ

II.Beyazıt, son zamanlarında ülke yönetimini vezirlere bırakmıştı. Kendini dine ve tasavvuf fikirlere vermişti. II. Beyazıt ve devlet adamları şehzade Ahmet’i padişah yapmak isteyince, I. Selim Rumeli’de kuvvet hazırladı ve isyan etti. Yenilgiye uğradı.

Bu durum bir şehzadenin padişahlık için ilk isyanıdır.

Yeniçerilerin desteğini almış olan I. Selim isyanını sürdürdü. Bunun üzerine II. Beyazıt padişahlığı oğlu I. Selim’e bıraktı.

Bu olay Yeniçerilerin bir şehzadenin tahta geçmesinde doğrudan rol oynadıkları ilk gelişmedir.

II. BEYAZIT’IN KİŞİLİĞİ VE DÖNEMİN DİĞER ÖZELLİKLERİ

1- Sultan İkinci Bayezid, dinine çok bağlı olduğu için kendisine Bayezid-i Veli denildi.

2- Sultan İkinci Bayezid, şairleri saraya toplar, onlarla sohbet ederdi.

3- Çok merhametli bir padişah olan Sultan İkinci Bayezid, sık sık fakirlere sadaka dağıtırdı.

4- Bilim adamlarını korudu.

5- Neşri ve İdris-i Bitlisi Osmanlı tarihini yazdı.

6- Malların kontrolü ve standardı ilk kez bazı esaslara bağlandı.

II.BEYAZİD DÖNEMİNİN BİLİM İNSANLARI

Neşri;

En önemli eseri olan Cihannüma, evrensel bir tarih kitabı olacak şekilde kaleme alındı. Yaratılıştan başlayıp kendi dönemine kadar getirdiği 6 bölümden oluşan eserini 1493 tarihinde Sultan II. Bayezid'e sunmuştur.

İdris-i Bitlîsî

Bitlisli İdris (1452-1520), Osmanlı devlet adamı. Babası gibi bir süre Akkoyunlu Devleti'ne hizmet etmiştir. Vefatına kadar Uzun Hasan'ın hizmetinde bulunmuş; ardından 1490 senesine kadar Uzun Hasan'ın oğlu Yakup Bey'in divan hizmetinde bulunmuştır. Osmanlı padişahı II. Bayezid tarafından İstanbul'a davet edilmiş bu takiben İstanbul'a gitmiştir. Özellikle I. Selim döneminde Osmanlı siyasetinde aktif bir rol oynamıştır. Divan edebiyatına birçok eserle katkıda bulunmuştur. Eserlerini Arapça ve Farsça yazmıştır. Eserlerinden bazıları: Heşt Behişt-Selimname-Risâle-i Hazâniyye-Münâzara-i Savm u İyd-Mecmuât-ül-Fevâid-il Müteferrika

 

II. BAYEZİD’İN İLGİNÇ GÖRÜŞMELERİ

Kristof Kolomb ile diyalog

Amerika kıtasını keşfeden İtalyan denizci Kristof Kolomb, yaklaşık 14 yıldır tasarladığı okyanus ötesinde yolculuğu 1484'de Portekiz Kralına sundu ama reddedildi. Destekleyecek bir finansör bulamayınca maddi zorluklara giren Kolomb, Avrupa ile Osmanlı arasında ticaret ile uğraştı. Bu dönemde, 1484'de Sultan II. Bayezid'e bir papaz eşliğinde başvurdu ve bu isteği Osmanlı kayıtlarında “II. Bayezid'den sultanın adına yeni ülkeler keşfedebilmek için emrine gemiler vermesi istedi.” şeklinde geçti. Sultan, karşısına çıkan bu deli dolu insanı ciddiye almadı ve talebini reddetti. Kolomb, Bayezid'den iki yıl sonra İspanyol kral ve kraliçesine müracaat etti ve 1492'de de Amerika'yı farkında olmadan keşfetti. Geldiği yeri Hindistan zannederek karşılaştığı halka Hindistanlılar (Indian) dedi

Leonardo Da Vinci ile diyalog

1502 yılında, tarihin en büyük mucitlerinden ve sanatçılarından biri olarak gösterilen İtalyan Leonardo Da Vinci II. Bayezid'a, Haliç üzerine yapılması için 240 metre uzunluğunda bir köprü projesi sundu. Ancak Da Vinci'nin bu sıradışı projesi II. Bayezid tarafından kabul edilmedi ve yıllar sonra benzeri bir köprü 2001 yılında Norveç'de yapıldı.

 

Gül Baba ile diyalog

Evliya Çelebi'nin anlattığına göre, Sultan II. Bayezid 1481 yılının bir kış günü Galata sırtlarında avlanırken son derece bakımlı ve güllerle süslü bir bahçe ve içinde köhnemiş küçük bir kulübe gördü. Kulübede mola veren Sultan, buranın sahibi Gül Baba ile tanışır ve onu, bahçeye gösterdiği özenden dolayı ödüllendirmek istediğini söyledi. Gül Baba da padişahına sarı ve kırmızı iki adet gül vererek, bu bahçeye bir okul ve hastane yaptırmasını istedi. Galata Sarayı Ocağı (günümüzde Galatasaray Lisesi) böylece kuruldu ve Yavuz Sultan Selim'in oğlu Kanuni Sultan Süleyman da dahil olmak üzere tüm şehzadeler, şehzadelerin çocukları ve önemli devlet görevlileri ilk ve orta eğitimlerini burada aldılar.

 

STEFAN'IN VASİYETİ:

KENDİNİZİ TÜRKLERE EMANET EDİN

Boğdan Prensi Stefan Çel Mare ile Osmanlı orduları 1476'da karşı karşıya gelir. Karadeniz üzerinden yapılan ticareti kontrol altına almak isteyen Fatih Sultan Mehmet, Boğdan'a sefer düzenleyerek burayı alır. Ancak, orduda baş gösteren salgın hastalık dolayısıyla geri çekilir. Fatih'in ölümünden sonra 1484'te tekrar Boğdan seferine çıkan II. Bayezid, önce Boğdan'ın en önemli ticaret merkezi Kili'yi, sonra da Akkirman Kalesi'ni fetheder. Stefan Çel Mare, buraları Türklerden geri almak için uğraşsa da başarılı olamaz ve dört bin altın vergi vermek suretiyle Osmanlı hâkimiyetine girmeyi kabul eder. Bundan sonra ölümüne kadar da Osmanlı'ya bağlı kalır. Bir zamanlar Türk orduları ile savaşa girme cesaretini gösterdiğinden dolayı Katolik Avrupa tarafından kendisine "Hıristiyanlığın şövalyesi" unvanı verilen Boğdan Beyi Büyük Stefan, 1517'de ölüm döşeğinde evlatlarına şu vasiyeti bırakır: "Belki de yakında himayeye muhtaç olacaksınız. Kendinizi Türklere emanet edin. Adil ve merhametlidirler."

 


Yorumlar - Yorum Yaz
Anket
"PAROLAMIZ YA İSTİKLAL YA ÖLÜM" KİTABIMIZI OKUDUNUZ MU?
TÜRK İSLAM DEVLETLERİ TARİHİ
OSMANLI DEVLETİ TARİHİ
abdullahhoca

SİTEMİZE GÖSTERMİŞ OLDUĞUNUZ İLGİYE TEŞEKKÜRLER...
TARİH BİZDEN ÖĞRENİLİR.
Site Haritası