TÜRKİYE’NİN KAFKASYA VE ORTA ASYA POLİTİKASI
b Soğuk Savaş şartlarının ortadan kalkmasıyla beraber tek süper güç olan ABD, Heartland olarak anılan bu bölgeyle ilgili stratejisinde köklü değişikliklere gitti. Soğuk Savaş öncesinde Heartland’dan kenar kuşağa yönelebilecek tehditleri engellemeye yönelik bir Avrasya politikası yürütmekteyken, Soğuk Savaş sonrası bölgenin Batı bloğunda yer almasıyla tek güç olan ABD, bölgede kıtasal, bölgesel güç dengesi oluşturmaya yönelik stratejiler belirlemeye başladı. Ancak Türkiye değişen bu konjonktürel yapıya ayak uyduramadı, Orta Asya’da oluşan Türk Cumhuriyetleri konusunda hazırlıksız yakalandı.
b 1991’de SSCB’nin dağılması Türkiye ile Orta Asya ülkeleri arasında bir dönüm noktası oluşturmuştur. Ziyaretler devlet başkanları düzeyine gelmiştir. Yine de tam olarak Moskova’yı dışlayan bir tutumun sergilenemediği, bekle gör mantığının uygulandığı görülmektedir. Ancak Türk kamuoyunda beklentiler artmış, etkisini de Türkiye’nin Türk Cumhuriyetlerini tanıması olarak göstermiştir. Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarnayev Eylül 1991’de Türkiye’yi ziyaret etmiş ve o zamana kadar gündeme gelmeyen görüşmeler yapmıştır. 21. yüzyılın Türk yüzyılı olacağı konuşulmuştur.
b Hemen akabinde Türkiye Azerbaycan’ın 30 Ağustos 1991’de, Özbekistan ve Kırgızistan’ın 31 Ağustos 1991’de bağımsızlık ilan etmeleriyle, kendi içinde zor durumda kalmıştır. Türkiye henüz SSCB’nin dağılışı resmen ilan edilmeden, hatta bağımsızlığın tanınması için de ilgili ülkelerden talep gelmeden, SSCB’den ayrılacak devletleri tanımış ve kendileriyle diplomatik ilişki kurmaya hazır olduğunu ilan etmiştir. Türkiye böylelikle, tüm Orta Asya ve Kafkas cumhuriyetlerini tanıyan ilk ülke olmuştur.
b 16–19Aralık 1991’de Ankara’yı ziyaret eden Özbekistan Cumhurbaşkanı İslam Kerimov ve 22–26 Aralıkta gelen Kırgızistan Cumhurbaşkanı Askar Akayev Türkiye’den bekledikleri desteği açıkça ilan etmişler, Türkiye’yi karşı konulması zor bir konuma sokmuşlardır. Kerimov Türkiye’den örnek alınacak “ağabey” olarak bahsederken, acil olarak ekonomik, siyasi ve kültürel yardım talep etmekte, Akayev ise Türkiye’yi “sabah yıldızı” na benzetmektedir. Dönem şartlarına baktığımızda 1991’de bu devletlerin bağımsızlıklarının desteklenmesi ve dünyada tanınmalarının sağlanması konusunda Türkiye’nin desteğine şiddetle ihtiyaç duydukları; Orta Asyalı liderlerin de belli ölçüde uzun zamandandır unutulmuş “Türklük hissinden en azından bu ilk dönemde etkilendikleri ve bunu da Türkiye’ye yansıttıkları söylenebilir.
b 28 Şubat- 6 Mart 1992’de Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin tüm Türk cumhuriyetlerini, ardından iki ay sonra Başbakan Süleyman Demirel Orta Asya ülkelerini ziyaret etmiştir. Türkiye hızla Moskova merkezli politikasını terk ederken; Orta Asya ülkeleri ile 1993 yılına kadar 140’dan fazla ikili anlaşma imzalanmıştır.
b 24 Ocak 1992 tarihinde Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığını yani TİKA’yı kurmuştur. Ticari anlamda bir Avrasya Birliği yaratma ve haber acentelerinin, yazarlarının ve üniversite rektörlerinin oluşturduğu Türkî birliklere fon sağlama” ile faaliyetler arasında eş güdüm sağlamak ve bölgede yardım akışını düzenlemek amacıyla kurulmuştur.
b Türkiye, siyasî açıdan Kafkasya’daki yeni bağımsız cumhuriyetleri desteklemiş ve toprak bütünlüklerini korumasına öncelik vererek ekonomik açıdan da bölge ülkeleriyle ticarî ilişkileri geliştirmeyi amaçlamıştır. Türkiye, Kafkasya’da siyasî, ekonomik ve güvenlik boyutu olan bir politika izlemiştir.
b Türkiye ve Azerbaycan’ın birçok konuda ortak çıkarlara sahip olması iki ülkeyi yakınlaştırmıştır. Özelikle Dağlık Karabağ sorununda Türkiye’nin Azerbaycan’ın yanında yer alması Türk-Azeri ilişkilerini daha da geliştirmiştir.
b Azerbaycan petrollerinin taşınması amacıyla 2002’de yapımına başlanan “Bakü- Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı”, boru hattı projeleri içinde ilk kez gündeme gelmiş ve 2005’te tamamlanmıştır.
b Bunun dışında Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı ile paralel olarak geliştirilen Güney Kafkasya Boru Hattı ile de Azerbaycan doğal gazının Şah Deniz Projesi’yle Gürcistan ve Türkiye üzerinden dünyaya pazarlanması hedeflenmektedir.
b Trans-Hazar Boru Hattı (THB) Projesi ile Türkmenistan doğal gazının Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınması amaçlanmakta olup, bu konuda Aşkabat ile yapılan müzakerelerin sonuna gelinmiştir.
b Ortak kültürel ve tarihî bağları olan Gürcistan ile Türkiye arasındaki ilişkiler, Hazar enerji kaynaklarının Batı’ya açılma projeleri ile hem ekonomik hem de siyasi olarak gelişmiştir.
b Türkiye Ermenistan ile ilişkilerini geliştirmek amacıyla ise kuruluşunda öncü olduğu Karadeniz Ekonomik İş Birliği Teşkilâtı (KEİ)’na üye olarak davet etmiştir. Ancak Türkiye, 1915 olaylarını sürekli gündemde tutması ve Azerbaycan topraklarından çekilmemesi nedeniyle bu devlete kara sınırını kapatarak kısmî ambargo uygulamıştır.