PAROLAMIZ YA İSTİKLAL YA ÖLÜM

Abdullah ŞAHİN

MENÜ
10.SINIF TARİH DERSİ
12.SINIF İNKILAP TARİHİ DERSİ
T.C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ
YNT TV

XIX. YÜZYILDA OSMANLIDA TOPRAK KAYIPLARI

Balkanlardaki Toprak Kayıpları

Osmanlı Devleti 1876, 1909 ve 1913 yıllarındaki darbeler sonrası
yaşadığı siyasi sıkıntılar sebebiyle pek çok toprağını kaybetmiştir.
XIX. yüzyılın başlarından itibaren Fransız İhtilali’nin yaydığı milliyetçilik
fikri başta olmak üzere yaşanan çeşitli gelişmeler, Balkanlardaki
milletlerin art arda bağımsızlık kazanmasına sebep olmuştur.
1804’teki yeniçerilere tepki olarak çıkan Sırp İsyanı, gittikçe
milliyetçi bir karakter kazanmış ve Sırplar özerklik talep etmeye
başlamıştır. Osmanlı Devleti 1812 yılında Bükreş Antlaşması’yla
Sırplara ayrıcalıklar verse de 1815 yılında yeni bir Sırp İsyanı’nın
patlak vermesine engel olamamıştır. 1828-1829 Osmanlı-Rus
Savaşı sonucunda imzalanan Edirne Anlaşması’yla Sırplar özerklik
kazanmıştır. Sırpların, Osmanlı Devleti’nden tamamen kopuşu
1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sonucunda gerçekleşmiştir. 1875’te Bosna-Hersek’te başlayan isyanlar sonrası Sırbistan
ve Karadağ, Osmanlı Devleti’ne karşı savaşa girmiştir. Osmanlı
ordusu, Sırp kuvvetlerini yenilgiye uğrattıysa da 93 Harbi’nde
Rusların Osmanlı Devleti’ni mağlup etmesi sonucu imzalanan
Ayastefanos Antlaşması’yla Sırplar bağımsızlığını elde etmiştir.
İngiltere’nin müdahalesi sonucu Ayastefanos’un maddelerinin
yeniden düzenlenmesiyle imzalanan Berlin Antlaşması’nda Sırbistan
ve Karadağ’ın bağımsızlığı tanınmıştır.
Bulgaristan’da Türk İslam hâkimiyeti, XIX. yüzyılın ikinci yarısına
kadar önemli bir sıkıntı çıkmadan devam etmiştir. Yunanların
bağımsızlığını kazanması sonrası Rusların tahrikleriyle Bulgarlar
arasında da bağımsızlık duygusu yayılmıştır. Yunan Ayaklanması,
Bulgarlar tarafından bir model gibi kullanılmıştır. 1877-1878
Osmanlı-Rus Savaşı sonucunda imzalanan Berlin Antlaşması’yla
Sofya merkezli Bulgar Prensliği’nin kurulmasına karar verilmiştir.
II. Meşrutiyet’in ardından 5 Ekim 1908’de de Bulgaristan bağımsız
bir devlet hâline gelmiştir. Bulgaristan, bağımsızlığını
ilan ettikten sonra Osmanlı Devleti aleyhine bir Balkan İttifakı
oluşturulmasında önemli rol oynamıştır.

Bulgar Cemaati’nin 1870’te Rum Patrikhanesi’nden ayrılarak
Bulgar Eksarhlığı’nı kurması sonrası Sırplar da özellikle
Makedonya’daki emellerini gerçekleştirmek için kendine ait
millî kilise kurma çalışmasına girişmiştir. XIX. yüzyıldan itibaren
Osmanlı Devleti’nden ayrılma ve kendi millî kiliselerini
kurma gayretine girişmeleri sonrası Balkanlar, Makedonya
Rum-Bulgar ve Sırp cemaatleri arasında bir mücadele alanı
hâline gelmiş ve böylece Kiliseler Sorunu ortaya çıkmıştır.



Yunanistan, bağımsızlığını kazandıktan sonra genişleme politikası
izlemiş ve bu politikada Avrupalı devletlerden sürekli yardım görmüştür.
Bu genişleme siyasetinde Girit önemli bir yer tutmuştur.
1878 Berlin Antlaşması’na Girit ile ilgili özel bir madde konmuş ve
sorun artık uluslararası bir boyut kazanmıştır. 1878 Halepa Fermanı
ile Girit Rumlarına geniş haklar verilmiş ancak bu haklar, Ada’da
yeni isyanlara neden olmuştur. Yunanistan’dan, Girit’e gönüllü

Rum askerler gitmeye ve silah gönderilmeye
başlanmıştır. Ada’da Müslümanlarla Hristiyanlar
arasında çarpışmalar artınca Avrupalı devletler
bölgeye donanmalarını göndermiş ve Osmanlı
Devleti’nden Girit’e Hristiyan bir valinin tayin
edilmesini istemiştir.
Avrupalı devletlerin baskıları sonucu 1896’da
II. Abdülhamid, bu şartları kabul etmiş ve Girit
Adası’na yabancı bir vali göndererek Halepa
Fermanı’nı yeniden ilan etmiştir. Bir müddet
sonra Avrupalı devletler, Ada’da Türk kuvvetlerinin
olmasının tam muhtariyet esasları ile bağdaşmayacağını
ileri sürmüş ve Ada’nın boşaltılmasını istemiştir. 1897’de Osmanlı
Devleti’nin Yunanları yenmesine rağmen 18 Aralık 1897’de Girit'e
muhtariyet verilmiştir. Yunan kralının oğlu yönetici olarak Girit'e
tayin edilmiş ve bu gelişme Osmanlı Devleti’nin Ada’daki hâkimiyetine
fiilen son vermiştir. 1908’de Girit Millî Meclisi, Yunanistan
Krallığı’na katıldığını resmen ilan etmiştir. Bu durum Osmanlı
Devleti’nde protesto edilmiş ve İstanbul’da mitingler düzenlenmiştir.
Bâbıâli, ilgili devletler nezdinde teşebbüse
geçmişse de sonuç değişmemiştir. Balkan Harbi’nin ardından Girit
Adası, Osmanlı Devleti'nin elinden çıkmıştır.
Avusturya Macaristan İmparatorluğu, Osmanlı Devleti’ne resmen
bağlı olan Bosna-Hersek’i 1878 Berlin Antlaşması’ndan sonra işgal
etmiştir. II. Meşrutiyet’in ilanından faydalanan Avusturya Macaristan
İmparatorluğu, 7 Ekim 1908 tarihinde de bölgeyi kendi
topraklarına kattığını ilan etmiştir.
Balkanlarda yayılan milliyetçilik hareketleri
sonrasında bölgede peş peşe ulus devletler
kurulmuştur. Yunanistan’ın bağımsızlığıyla
başlayan bu süreçte Berlin Antlaşması
önemli bir aşama olmuş; Sırbistan, Karadağ
ve Romanya bağımsız devletler olarak ortaya
çıkmıştır. Yine bu antlaşma ile özerklik elde
eden Bulgarlar 1908’de bağımsızlığını kazanmıştır.
Balkanlarda Sırplar, Karadağlılar
ve Bulgarlar kurdukları çeteler ile Rumeli topraklarının
elden çıkmasında etkili olurken bu dönemde Arnavutluk’ta
bir isyan hareketi yaşanmamıştır. Avusturya’nın, Bosna-Hersek’i
işgali ve Bulgaristan’ın bağımsızlık ilanı sonrası Arnavutlar, İttihat
ve Terakki iktidarına karşı güvensizlik duymaya başlamış ve
1911’de büyük bir Arnavut İsyanı çıkmıştır. Balkan ülkelerinin,
Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etmesi sonrası Arnavutların yaşadığı
toprakların büyük bir kısmı işgale uğramıştır. Bu dönemde
daha örgütlü bir hâl alan isyan, 28 Kasım 1912’de Arnavutların
bağımsızlığını ilan edilmesiyle sonuçlanmıştır.












Yorumlar - Yorum Yaz
Anket
"PAROLAMIZ YA İSTİKLAL YA ÖLÜM" KİTABIMIZI OKUDUNUZ MU?
TÜRK İSLAM DEVLETLERİ TARİHİ
OSMANLI DEVLETİ TARİHİ
abdullahhoca

SİTEMİZE GÖSTERMİŞ OLDUĞUNUZ İLGİYE TEŞEKKÜRLER...
TARİH BİZDEN ÖĞRENİLİR.
Site Haritası