PAROLAMIZ YA İSTİKLAL YA ÖLÜM

Abdullah ŞAHİN

MENÜ
10.SINIF TARİH DERSİ
12.SINIF İNKILAP TARİHİ DERSİ
T.C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ
YNT TV

I. DÜNYA SAVAŞI

I. DÜNYA SAVAŞI (1914-1918)

 

Bu savaşın gerçek sebebi, sanayileşmiş ülkeler arasında dünyada iktisadî ve siyasî hâkimiyeti ele geçirme mücadelesidir. Almanya’nın Avusturya-Macaristan ile 1879’da imzaladığı “İkili İttifak”, 1882’de İtalya’nın katılmasıyla “Üçlü İttifak” halini almıştı. Bu devletler civar bölgelerde nüfuz sahası elde etmeye, Avrupa ve Amerika kıtaları dışında sömürgeler sağlamaya çalışıyorlar, fakat daha önce aralarında dünyayı paylaşmış olan İngiltere, Fransa ve Rusya’nın muhalefetiyle karşılaşıyorlardı. Nitekim 1893’te Fransa ile Rusya arasında imzalanan anlaşmayı 1904’te Fransa ile İngiltere’nin anlaşması takip etmiş, 1907’de İngiltere Rusya ile de bir sözleşme yapmıştı. Böylece İngiltere, Fransa ve Rusya arasında “Üçlü İtilâf” meydana gelmişti.

“Üçlü İttifak” ve “Üçlü İtilâf” devletleri giderek silâhlanıyorlardı. Bu rakip devletlerarasında herhangi bir vesile ile geniş çapta bir savaşın çıkması bekleniyordu. 28 Haziran 1914’te Avusturya-Macaristan veliahtı ile eşinin Saraybosna’da bir Sırp milliyetçisi tarafından öldürülmesi, İttifak ve İtilâf devletlerinin zincirleme olarak birbirlerine savaş açmasına sebep oldu. 28 Temmuz 1914’te Avusturya-Macaristan’ın Sırbistan’a karşı savaşa girmesi üzerine Almanya da 1 Ağustos’ta Rusya’ya, 3 Ağustos’ta Fransa’ya, 4 Ağustos’ta Belçika’ya savaş ilân etti. 4 Ağustos 1914’te İngiltere anlaşmalar gereği Almanya’ya savaş ilân etti. Böylece tarihe I. Dünya Savaşı olarak geçen mücadele başlamış oldu. Savaşa daha sonra Japonya, Osmanlı Devleti, İtalya, Bulgaristan, Romanya, Amerika Birleşik Devletleri ve Yunanistan da katıldı.

Savaş Avrupa’nın batı, doğu, Galiçya, Balkanlar ve güney cephelerinde cereyan etti. Osmanlı Devleti’nin katılmasıyla da Kafkasya, Filistin, Irak ve Çanakkale Boğazı’nda sürekli muharebeler oldu. Asya ve Afrika’daki sömürgelerde, açık denizlerde de çarpışmalar vuku buldu. Savaş, müttefik devletler de denilen “Üçlü İtilâf”ın merkezî devletler adı ile tanınan “Üçlü İttifak”a karşı zafer kazanmasıyla sona erdi. 

 

Devletlerarası Bloklaşmalar

İTTİFAK (BAĞLAŞMA) DEVLETLERİ

İTİLÂF (ANLAŞMA) DEVLETLERİ

  • Almanya
  • Avusturya-Macaristan
  • İtalya
  • Osmanlı Devleti
  • Bulgaristan

 

  • İngiltere
  • Fransa
  • Rusya
  • İtalya (taraf değiştiren devlet)
  • Japonya (ilk ayrılan devlet)
  • Yunanistan (son katılan devlet)
  • ABD
  • Sırbistan
  • Romanya
  • Belçika
  • Hollanda
  • Portekiz
  • Brezilya

 

I.Dünya Savaşının iki önemli nedeni vardır;

1-GENEL NEDENLER

þ  Milliyetçilik akımı

þ  Sömürgecilik ham madde ve pazar ihtiyacı

þ  Silahlanma

þ  Bloklaşma

 

2-ÖZEL NEDENLER

1. Siyasi birliklerin tamamlanması

2. Fransa’daki Alsas - Loren kömür havzası

3. Balkanlara hâkim olma mücadelesi

4. Rusların Sıcak denizlere inme gayesi

5. Rusların Panslavizm politikası

 

 

I. Dünya Savaşı’nın Başlaması

Avusturya - Macaristan veliahdı Ferdinand, Sırbistan ziyareti sırasında Sırp Gavrilo Princip (Gavrilo Prinsip) tarafından öldürüldü. Avusturya - Macaristan bu olay üzerine Sırbistan’a savaş ilan etti. İki devlet arasında başlayan savaş, İtilaf ve İttifak devletlerinin katılımıyla büyük bir dünya savaşı hâlini geldi.

 

 

 

 

 

 

 

OSMANLI DEVLETİ’NİN I. DÜNYA SAVAŞI’NA GİRMESİ

 

Dünya Savaşı başladığında Osmanlı Devleti tarafsız olduğunu bildirmişti. Fakat Trablusgarp ve Balkan Savaşlarında Osmanlı büyük toprak kaybı yaşamış ve bunların telafisi içinde çalışmalar yapmaya devam ediyordu, kaybettiklerini geri alabilmek için hem askerî hem de siyasi çalışmalar yapmaya devam ediyordu.  

Osmanlı Devleti İtilaf Devletleri yanında yer almak istiyordu ancak İtilaf Devletleri Osmanlı Devleti topraklarını paylaşma niyetinde oldukları için bu teklifi reddetti.  Osmanlı Devleti yalnız kalmamak için, Almanya’nın da yoğun çabaları sonucunda İttifak Devletleriyle görüşmelere başladı.  İttihat ve Terakki üyelerine göre savaşı Almanya kazanacaktı ve onun yanında yer alınmalıydı.  Almanya da Osmanlı Devleti’ni yanında görmek istiyordu.  

Osmanlı Devleti eğer savaşa girerse Ruslara ve İngilizlere karşı yeni cepheler açılacak ve Almanya’nın yükü hafifleyecekti.  İngiltere’nin Uzak Doğu’daki sömürgeleriyle yolları kesilecek ve Rusya’ya yardım gidemeyecekti. Daha da önemlisi halifenin cihat çağrısıyla İngiliz sömürgesi altındaki Müslümanlar, Osmanlı Devleti adına savaşacaklar ve İngiltere’yi zor durumda bırakabileceklerdi.  

2 Ağustos 1914 tarihinde gizli Türk - Alman ittifakının imzalanması sonucu Osmanlı Devleti İttifak Devletleri tarafında yer aldı.  İngiliz donanmasından kaçan iki Alman gemisi Goeben ve Breslau (Goben ve Breslav) Osmanlı Devleti’ne sığındı. Osmanlı Devleti, gemileri Almanya’dan satın aldığını bildirdi. Goeben’e Yavuz, Breslau’a Midilli adı verildi. Rusya’nın Sivastopol ve Odessa Limanlarını bombaladı. Bu olay sonucunda Osmanlı Devleti İttifak Devletlerinin yanında savaşa girmiş oldu. Osmanlı Devleti’nin katılmasıyla savaşta yeni cepheler açıldı ve savaş daha geniş bir alana yayıldı.

 

Goeben: 1912’de Almanya’da yapıldı. Balkan Savaşları boyunca Akdeniz’de devriye görevi üstlendi. 28 Temmuz 1914’te I. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla Goeben ve Breslau İngiltere’nin Akdeniz Donanması’nın takibinden kaçarak İstanbul’a sığındılar. İki gemi 16 Ağustos 1914’te Osmanlı Donanması’na verildi. Goeben, Osmanlı hizmetine girdiğinde Yavuz Sultan Selim, kısaca Yavuz, adını aldı. 1936’da adı resmen TCG Yavuz olarak değiştirildi. Bu gemiyle 1938’de Mustafa Kemal Atatürk’ün naaşı İstanbul’dan İzmit’e taşındı. Yavuz, 1950’de hizmetten çekilene kadar Türk Donanması’nın bayrak gemisi olarak görev yaptı.

 

abdullahhoca.com UYARIYOR

Schlieffen Planı

Almanya'nın Fransa'yı istila planı. Majino Hattı'nın kuzeyini dolaşarak Belçika ve Hollanda topraklarından geniş bir yay çizerek Fransa topraklarında ilerlemek şeklindeki başarısızlıkla sonuçlanacak olan plan.

Bu plana göre; seferberliğini iki haftada tamamlayabilecek olan Fransa 39 günde savaş dışı bırakılacak ve müteakiben doğu cephesine dönülerek seferberliğini geniş coğrafyası içerisinde en az altı haftada ve güçlükle tamamlayacağı değerlendirilen Rusya'ya taarruz edilecekti. Plan gereğince Almanlar, sekiz ordudan birini Rus cephesinde savunmada tutarken; yedi ordu ile Belçika ve Lüksemburg üzerinden Fransa'ya hücuma geçtiler. Amaç, Fransız ordularını Paris'in güneyinde ve doğusunda çevirip çember içine alıp imha etmek iken Alman orduları şehrin doğusuna düştüler ve Fransız orduları tarafından 9 Eylül 1914'de Marne nehri üzerinde durduruldular. Marne nehrinde durmak zorunda kalan Almanlar, bu nehrin 50 Km. kadar ku-zeyinde, gene Sen nehrinin bir başka kolu olan Aisne nehri gerisine çekildiler. Bu sonuç, büyük bir zaferi kaçırmalarına sebep oldu ve aynı zamanda bu cephedeki muharebelerin mevzii muharebelere dönüşmesine de yol açtı. Daha sonraki safhalarda bu cephedeki ordular İsviçre'den Manş Denizi'ne kadar 800 Km. 'lik bir hat üzerinde tertiplendiler.

Schlieffen Planı’na göre Fransa topraklarında ilerleyen asıl saldırı güçleri, Manş Kanalı boyunca hızla güneye ilerlenmeli ve böylece Fransızların ana güçleri, geniş bir kıskaç içine alınmalıydı. Diğer bir anlatımla, Fransa’nın istilasına ayrılan Alman kuvvetlerinin bir bölümü, Fransız mevzilerinin karşısında, Majino Hattı önünde pozisyon alacak, sabit çeneyi, deyim yerindeyse örs’ü oluşturacaktır. İkinci bölüm, çenenin hareketli parçası, çekiç işlevini üstlenecek, Hollanda ve Belçika üzerinden ilerleyerek Fransız birliklerini batıdan çevirecektir.

Zaten Alman istihbaratı da, Fransız ordularının önemli bir bölümünün ve İngiliz Yurtdışı Sefer Kuvvetinin, Fransa’nın kuzey topraklarında, Majino Hattı'nın bittiği nokta ile Manş denizi arasında yerleşmiş olduğunu göstermektedir. Bundan anlaşılacak olan şudur ki, Müttefikler tam da Schlieffen Planına dayanan bir saldırı beklemektedirler ve savunma düzenlerini buna göre kurmuşlardır.

Schlieffen planı, II. Dünya Savaşı sırasında gerçekleşen Almanya'nın Fransa'ya taarruzu sırasında da, Sedan Planı'nın bir bölümü olarak kullanılmıştır.

 

OSMANLI DEVLETİ’NİN SAVAŞTIĞI CEPHELER

 

A-Taarruz Cepheleri

1-Kafkas (Doğu) Cephesi

2-Kanal (Süveyş) Cephesi

B-Savunma Cepheleri

1-Çanakkale Cephesi

2-Irak-Musul Cephesi

3-Suriye-Filistin Cephesi

4-Hicaz-Yemen Cephesi

 

C-Yardım Amaçlı Cepheler

1-Makedonya Cephesi

2-Galiçya Cephesi

3-Romanya Cephesi

 

D-Atatürk’ün Savaştığı Cepheler

1-Kafkas (Doğu) Cephesi

2-Çanakkale Cephesi

3-Suriye-Filistin Cephesi

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

A-TAARRUZ (SALDIRI) CEPHELERİ

 

Kafkas (Doğu) Cephesi (Toprak Kazanılan Tek Cephe)

Kanal (Süveyş-Mısır) Cephesi

1-Osmanlı orduları bu cephede Ruslara karşı savaştılar. Enver Paşa komutasında gerçekleştirilen bu taarruz şu amaçlarla yapılmıştır;

    a-İngiltere’nin Hindistan ile bağlantısını kesmek,

    b-Orta Asya’daki soydaşlarımızla bağlantı sağlamak,

    c-Kafkaslardaki, İran ve Irak’taki petrol kaynaklarını Ruslara karşı korumak.

2-20 Aralık 1914’te başlayan 19 Ocak 1915’e kadar süren Sarıkamış Harekâtı ağır kış şartları dolayısıyla başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Enver Paşa Komutasındaki Türk ordusu doksan bin kayıp vermiştir. Üstünlük sağlayan Ruslar ilerleyerek Erzurum, Muş, Bitlis, Trabzon ve Erzincan’ı ele geçirdiler. Bu bölgede yaşayan Ermeniler de Ruslarla birlikte hareket ederek işgal ettikleri yerlerde katliam yaptılar.

3-Çanakkale Savaşı’ndan sonra XVI. Ordu Komutanlığına atanan Mustafa Kemal Muş ve Bitlis’i Ruslardan kurtardı.

4-1917 yılında Rusya’da Bolşevik İhtilali sonucunda rejim değişikliği yaşayan Rusya İttifak Devletleri’nden barış istedi. 3 Mart 1918’de yapılan Brest-Litowsk Antlaşması ile Rusya işgal ettiği topraklardan geri çekildi. Böylece Kafkas Cephesi kapanmış oldu. Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti 1878 Berlin Antlaşması ile Ruslara kaptırdığı Kars, Ardahan ve Batum’u geri aldı.

1-Osmanlı Devleti’nin Mısır’ı İngilizler’den geri alma düşüncesi.

2-Osmanlı Devleti’nin, İngilizler’in Uzak Doğu sömürgeleriyle olan bağlantısını kesmek ve Süveyş Kanalı’nı ele geçirmek istemesi.

3-Cephede mücadele 3 Şubat 1915’te başlamıştır. Almanya’nın desteği ile iki kez harekât düzenlenmiştir. Osmanlı Devleti başarılı olamamıştır (1916). Bahriye Nazırı Cemal Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu, savaşmıştır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

B-SAVUNMA CEPHELERİ

 

1-Çanakkale Cephesi (Kazandığımız Tek cephe/Kapanan İlk Cephe):

Çanakkale Cephesi İngiltere ve Fransa tarafından açılmıştır.

 

Cephenin Açılma Nedenleri

Ekonomik ve silah yönünden zor durumda bulunan Rusya’ya yardım etmek ve Rusya’nın böylelikle savaşa devamını sağlamak İstanbul ve Boğazları alarak Osmanlı’yı saf dışı bırakmak. Savaşı kısa sürede bitirmek. Hâlâ savaşa girmemiş olan bazı Balkan Devletlerini kendi yanlarına çekmek Balkan devletleri savaşa girerse Avusturya – Macaristan’a karşı yeni bir cephe açılmış olacaktı. Müttefik donanması 19 Şubat 1915’ten itibaren Çanakkale önlerine gelmişler ve 18 Mart 1915’te kazanılan “Çanakkale Savaşları” ile İtilaf donanması ağır kayıplar vermiştir. Denizde başarılı olamayan İtilaf donanması bu defa karadan Gelibolu Yarımadası’na asker çıkarmaya başlamışlardır (25 Nisan 1915). 25 Nisan 1915 Anzak Günü olarak kutlanır. Anzak kelimesi Avusturya ve Yeni Zelanda Kolordusu (New Zelland Army Carps) kelimelerinin baş harflerinden oluşmaktadır.

Kara savaşlarında ise sahneye çıkan komutanımız Mustafa Kemal’dir. Mustafa Kemal, 19. Tümen komutanıdır ve bu tümen Conkbayırı, Arıburnu, Anafartalar ve Kireçtepe’de destanlar yazmıştır. Mustafa Kemal “Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar geçecek zaman içerisinde yerimize başka kuvvetler geçebilir.” sözünü burada söylemiştir. Kara ve deniz savaşlarını kaybeden İtilaf devletleri Gelibolu Yarımadası’nı boşalttılar.

 

Çanakkale Zaferinin Sonuçları;

X  İtilaf donanması ağır kayıplar vermiştir.

X  Bu zafer, 1. Dünya Savaşı’nın en az 2 yıl uzamasına neden olmuştur.

X  İtilaf devletleri itibar kaybına uğramıştır.

X  Bulgaristan, İttifak Devletleri yanında savaşa girmiştir.

X  Böylelikle Osmanlı Devleti’nin Almanya ile kara bağlantısı sağlanmıştır.

X  Yardım alamayan Rusya zor durumda kalmış ve bu durum Rusya’daki 1917 Bolşevik İhtilali’ne zemin hazırlamştır.

X  Çanakkale Savaşları’nda gösterdiği başarı Mustafa Kemal’in tanınmasına ve milli mücadelede bir lider olarak kabul edilmesine neden olmuştur.

X  Milli Mücadele ruhunun doğmasına neden olan bir savaştır.

X  Yarım milyon insan hayatını kaybetmiştir.

 

2-Irak Cephesi

İngiltere tarafından açılan bir cephedir.

İngiltere’nin bu Cepheyi açma nedeni;

X  Petrol bölgelerini sahip olmak,

X  Türk ve Alman ordularının İran’a girmeleri ve dolayısıyla Hindistan’ı tehdit etmelerini önlemek,

X  Çanakkale Savaşlarından dolayı yardım ulaştıramadığı Rusya’ya karadan yardım göndermek,

Kutü’l Amare ve Selmanıpak’da İngiltere ordusunu yenerek General Towsend komutasında 19.000 İngiliz askerini esir almışlardır.

 

abdullahhoca.com UYARIYOR

KUT’ÜL AMARE ZAFERİ NEDİR?

Osmanlı Ordusunun Irak’ın Kut bölgesinde İngilizlere karşı kazandığı büyük bir zafer olarak tarihe geçmiştir. Öyle ki İngilizlerin, Türk tarih kitaplarından bile sildirecek kadar unutmak istediği hafızalara kazınacak bir zafer olma özelliği göstermektedir. İngiltere, 1916’daki bu savaşta tarihinin en büyük mağlubiyetlerinden birini yaşayarak, İngiliz tarihinde Türklerin kendilerini nasıl bozguna uğrattığına acı bir şekilde şahit oldu.

İngiliz kuvvetleri ve müttefikleri ile Osmanlı kuvvetleri arasında geçen I. Dünya Savaşı’nın temel muharebelerinden biri olarak tanımlanmaktadır. 1. Kut Muharebesi olarak da bilinir. Dicle Nehri kıyısında Kut’ül Amare şehri yakınlarında konuşlanmış İngiliz ve müttefiklerinin kuşatılmasıyla başlayan muharebe, kasabanın Osmanlı Ordusu tarafından ele geçirilmesi ve İngiliz birliklerinin tamamının esir alınması başarasıyla sona erdi.

KUT’ÜL AMARE ZAFERİ’NDE NELER YAŞANDI?

Tümgeneral Charles Vere Ferrers Townshend komutasındaki İngiliz 6. Poona Tümeni (Hint Tümeni) Bağdat’a ilerlemeye çalışırken 22-23 Kasım 1915’te Selman-ı Pak Muharebesi’ni (Ctesiphon) kazanamayarak geri çekildi ve 3 Aralık’ta Kut’a sığındı. Goltz Paşa’nın Bağdat’a gelişi ve Nurettin Bey birliklerinin ilerlemesi Yeni kurulan Osmanlı 6. Ordusu’nun komutanlığına atanarak 5 Aralık’ta Bağdat’a varan Mareşal Colmar Freiherr von der Goltz Paşa’nın emriyle Irak ve Havalisi Komutanı Miralay (Albay) ‘Sakallı’ Nurettin Bey’in birlikleri 27 Aralık’ta Kut’u kuşattı.

 

İNGİLİZLERİN TÜRK ORDUSU KARŞISINDA ÇIRPINIŞLARI

İngilizler Kut’u kurtarmak için General Aylmer komutasındaki Tigris (Dicle) Kolordusuyla hücuma geçtiyse de 6 Ocak 1916 tarihli Şeyh Saad Muharebesi’nde 4.000 askerini kaybederek geri çekildi. Bu muharebede geri çekilme emrini veren 9. Kolordu Komutanı Miralay (Albay) ‘Sakallı’ Nurettin Bey görevinden alındı ve yerine Enver Paşa’nın kendisinden bir yaş küçük amcası olan Mirliva Halil Paşa (Kut) getirildi.

İngiliz Ordusu, 13 Ocak 1916 tarihli Vadi Muharebesi’nde 1.600, 21 Ocak Hannah Muharebesi’nde 2.700 askeri kaybederek geri püskürtüldü. İngilizler Mart başında tekrar taarruza geçti. Ancak 8 Mart 1916’da Sabis (Dujaila) mevkiinde Miralay (Albay) Ali İhsan Bey (Sabis) komutasındaki 13. Kolordu’ya hücum ettiyse de 3.500 asker kaybederek geri çekildi. Bu yenilgiden dolayı General Aylmer azledilerek yerine General Gorringe getirildi.

Yüzüncü yılı kutlanan Kut’ül Amare zaferiyle ilgili destansı bir kahramanlık ortaya çıktı. Bir Osmanlı askeri, İngiliz savaş uçağını tüfeğiyle düşürmeyi başardı. Kut’ül Amare Kuşatması’nda 13 bin İngiliz asker, 13 bin general ve 418 İngiliz subayı esir alındı. İngiliz kuvvetleri ve müttefikleri, 23.000 ölü ve yaralı verdi.

İngiliz tarihçisi James Morris, Kut’un kaybını “Britanya (İngiltere) askeri tarihindeki en aşağılık şartlı teslimi” olarak tanımlamıştır. Bu yenilgi İngiliz basınında ve kamuoyunda çok büyük bir infial uyandırdı. Bunun üzerine General Lake ve General Gorringe İngiliz ordusunda görevlerinden alınmış ve yerlerine General Maude getirilmiştir.

Kut’ül Amare Zaferinin askeri tarih açısından bir başka önemi de, bilinen ilk havadan ikmal denemesini İngiliz ordusunun Kut’taki birliklerini ikmal için 26 gün boyunca Dicle’deki Ora Üssü’nden 3 adet Short 184 tipi 225 beygirlik deniz uçakları ile bu kuşatma sırasında gerçekleştirmiş olmalarıdır. Ancak bu çaba yeterli olmamış ve sonucu değiştirmemiştir. Halil Paşa Kut’ül Amare zaferine istinaden Kut soyadını almıştır.

 

3-Suriye-Filistin Cephesi

Osmanlı ordularının başarısız kanal harekâtı sonrası Araplardan da destek alan İngilizler 1918 yılında Suriye’ye girmişlerdir. Bölgedeki İngiliz ilerleyişini durdurmak için Yıldırım Orduları grubu adında yeni bir ordu kurulmuştur. Bu orduya rağmen İngilizler Şam’ı ele geçirmiş ve Halep yakınlarına kadar gelmişlerdir. Mustafa Kemal bu orduda grup komutanlığı görevinde bulunmuştur. Ayrıca isyancı Arap güçleri ile 26 Ekim 1918’de yaptığı Katma Savaşı’nı kazanan Mustafa Kemal, Halep’in beş kilometre kadar kuzeyindeki bölgeyi Türk sınırı olarak belirledi. Böylece ileride kurulacak yeni Türk Devleti’nin millî hududu da Türk askerinin süngüleriyle fiilen burada tespit edilmiş oldu. Mustafa Kemal, 1. Dünya Savaşı’nda sırasıyla Çanakkale, Kafkas ve Suriye cephelerinde görev yapmıştır. Mustafa Kemal, İngilizlere karşı başarıyla savaştıysa da daha sonra geri çekilmiştir. Ardından Mondros Mütarekesi imzalanmış ve Mustafa Kemal bu cepheden İstanbul’a çağrılmıştır.

 

4-Hicaz-Yemen Cephesi

Osmanlı Devleti bu cephede kutsal yerleri korumak için savaşmıştır. İngilizler ise parayla bağımsızlık vaadiyle Arapları kandırmış ve Osmanlı Devleti’ne karşı ayaklandırmıştır. Osmanlı Devleti dolayısıyla bu cephede hem İngilizlerle hem de Mekke Emiri Şerif Hüseyin ile savaşmak zorunda kalmıştır. Osmanlı askerleri bu cephede yenilmiş ve bölgeyi İngilizlere terk etmiştir.

 “Çöl Kaplanı-Medine Kahramanı” Fahreddin Paşa özellikle I. Dünya Savaşı sırasında çıkan Şerif Hüseyin İsyanı'nda zor şartlar altında Medine'de yönettiği 2 yıl 7 ay süren Medine Müdafaası ile bilinmektedir. "Medîne Müdâfii", "Türk Kaplanı", "Çöl Kaplanı", "Medine Kahramanı" lakaplarıyla anılır. Fahrettin Paşa, “Türkkan” soyadını almıştır. Hakkında yazılmış birçok kitap var.  Atatürk, Fahrettin Paşa, için “Daha sağlığında adını tarihe altın harflerle yazdırmış kumandanımızdır” der.

 

Osmanlının Müttefiklerine Yardım Amaçlı Savaştığı Cepheler;

A-Makedonya, Galiçya ve Romanya Cepheleri

X  Osmanlı Devleti bu cephelerde müttefiklerine yardım etmiştir.

X  Bu doğrultuda Rusya, Fransa ve Romanya ile savaşlar yapmıştır.

 

 

I. DÜNYA SAVAŞI SIRASINDA İMZALANAN GİZLİ ANTLAŞMALAR:

Osmanlı İmparatorluğu’nun Bağlaşma bloğunda savaşa katılmış olması, topraklarının paylaşılması sorununu gündeme getirmiş ve Osman-lı İmparatorluğu’nun savaş sonrasındaki akıbeti, daha savaş sırasında im-zalanmış olan gizli anlaşmalar ile belirlenmiştir. İlk kez 21 Ağustos 1917’de açıklanan ve ardından 24 Kasım 1917’de Rusya’nın Bolşevik yönetimince resmen yayımlanan bu antlaşmalardan aşağıda bahsedeceğiz.

Osmanlı Devleti’nin paylaşılması tasarıları (Gizli Antlaşmalar), bu tasarıların tarihleri, yapılış nedenleri ve sonuçları. Birinci Dünya Savaşı’nın devam ettiği yıllarda, İtilaf Devletleri, aralarında yaptıkları gizli antlaşmalarla Osmanlı topraklarını kâğıt üzerinde paylaştılar.

 

Gizli Antlaşmaların Yapılma Nedenleri

1-Osmanlı Devleti’ni paylaşma meselesini (Şark meselesi) halletmek.  

2-İtilaf bloğunun birlik ve istikrarını sağlamak.

3-Savaş sonrası Osmanlı Devleti’ni paylaşma konusunda anlaşmazlığa düşmemek.

4-Rusya’yı İtilaf bloğunda tutmak.

5-İtalya’yı İtilaf bloğuna katmak.

 

GİZLİ ANTLAŞMALAR

İstanbul Antlaşması;

İngiltere ve Fransa’nın Çanakkale’ye saldırmaları, Rusya’yı telaşlandırdı. Ruslar bu devletleri sıkıştırarak, Boğazlar ve İstanbul ile ilgili isteklerde bulundu.

10 Nisan 1915 tarihinde yapılan görüşmeler sonunda İngiltere ve Fransa, İstanbul ve Boğazları Ruslara vermeyi kabul ettiler. Buna karşılık Rusya da bu iki devletin Osmanlı Devleti’nin diğer bölgeleri ile Anadolu ve Orta Doğu üzerindeki haklarını tanımayı kabul etti. Hükümleri Rusya, Fransa ve İngiltere arasında beş hafta süren yazışmalar sonucunda saptanmış olan bir paylaşım antlaşmasıdır.

18 Mart 1915’te imzalanan antlaş-maya göre İngiltere ve Fransa, Rusya’nın Boğazlar, Trakya ve Güney Marmara’daki taleplerini; Rusya da İngiltere’nin İran ve Arap Yarımadası, Fransa’nın ise Kilikya ve Suriye üzerindeki taleplerini tanımaktadır.

Sykes – Picot ( Seyko Piko) Antlaşması;

İngiliz temsilcisi Mark Sykes ile Fransız temsilcisi Georges Picot’nun 16 Mayıs 1916’da İngiltere ve Fransa’nın paylarını yeniden tanımladıkları bir antlaşmadır. Buna göre İngiltere Fransa’nın Adana, Antakya, Suriye kıyıları, Lübnan ve Musul taleplerini; Fransa da İngiltere’nin Irak, Ürdün ve Kuzey Filistin taleplerini tanımaktadır. Kayseri, Harput (Elazığ), Kilikya (Çukurova), Suriye ve Musul Fransa’ya bırakılacaktır.

Seyko Pikot Antlaşması imzalanırken İngiliz Valisi H. Mac Mahon (Mak Mahon), Hicaz Emiri Hüseyin ile Osmanlı Devleti’ne karşı isyan ettikleri takdirde Arap bağımsızlığının sağlanacağına dair bir antlaşma imzaladı. İngiltere’ye ise Hayfa ve Akka limanları, Irak ve Yemen ile Fransız bölgesinin güneyinde kalan yerler bırakılmıştır. Ancak, bu yeni paylaşımın geçerliliği Rusya’nın onayına bağlı olduğundan, ayrıca düzenlenen ve Petrograd Protokolü adı verilen bir ek antlaşmayla Rusya’nın payı Trabzon’a kadar Doğu Karadeniz kıyı-ları, Erzurum, Van ve Bitlis bölgelerini içerecek biçimde genişletilmiştir.

 

Londra Antlaşması;

İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya arasında 26 Nisan 1915 tarihinde imzalanmıştır. Bu antlaşma ile On İki Ada, Antalya ve çevresi İtalya’ya bırakıldı. Ayrıca İtalya Trablusgarp ve Bingazi üzerinde bazı haklar da elde edecekti. İtalya bu antlaşma ile İtilaf Devletleri’nin yanında I. Dünya Savaşı’na katılmayı kabul etmiştir.

Petrograd Protokolü;

Mart 1916 tarihinde İngiltere, Fransa ve Rusya arasında imzalandı. Sykes – Picot (Seyko Piko) Anlaşması’ndan sonra İngiltere ve Fransa, Rusya ile Petrograd Protokolü’nü imzalayarak anlaşma sağlamışlardır. Buna göre; Boğazlar bölgesi, doğuda Trabzon’un batısında belirlenecek bir noktaya kadar giden bölge ile Van ve Bitlis’in güneyine doğru, Muş Siirt, Fırat, Cizre ve İmadiye’ye kadar uzanan yerler Ruslara verilecektir. Rusya’da buna karşılık Seyko Piko Antlaşması ile İngiltere ve Fransa’nın belirlediği Orta Doğu paylaşımını kabul ediyordu.

 

Saint Jean de Maurienne (Sen jon dö Moren) Anlaşması;

Payını yetersiz bulması üzerine, 19 Nisan 1917’de İtalyan ilhak bölgelerinin genişletildiği bir antlaşmadır. Buna göre, İzmir-Kayseri-Mersin üçgeni arasında kalan Güneybatı Anadolu bölgesi bütünüyle İtalya’ya bırakılmıştır. Ancak bu antlaşma da Rusya’nın onayına bağlıdır ve aynı yıl içersinde Rusya’da bir devrim yoluyla rejim değişikliği gerçekleşmiş olduğundan, bu antlaşma yürürlüğe girmemiştir. Nitekim bu durum, Dünya Savaşı’nı izleyen barış görüşmelerinde İngiltere ve Fransa tarafından İtalya’nın payının daral-tılması için sonradan bir gerekçe olarak kullanılacaktır.

Buna göre; Antalya, Konya, Aydın ve İzmir İtalya’ya verildi. Bu antlaşmayı Rusya, ülkesinde çıkan ihtilal sebebi ile imzalayamadı. Daha sonra Rusya, yapılan gizli antlaşmaları tanımadığını açıklamıştır. İtalya bu antlaşma ile elde ettiği yerlerin bir kısmını Paris Konferansı’nda İngiliz – Yunan işbirliği sonucunda Yunanlılara kaptırmıştır.

 

 

 

Gizli Antlaşmaların Sonuçları;

1917’de Rusya’da ihtilal çıkması ve aynı yıl Başbakan Venizelos’un çabasıyla Yunanistan’ın İtilaf Devletleri’nin yanında savaşa girmesi, bu gizli antlaşmaların Birinci Dünya Savaşı sonunda farklı uygulanmasına yol açmıştır. Rusya savaştan çekilerek haklarından vazgeçmiş, İtalya’ya vaat edilen bazı topraklar Yunanistan’a verilmiştir. İtilaf Devletleri, Rusya’ya bırakılan Boğazları ortak yönetmeyi; Doğu Anadolu’yu parçalayıp burada yeni devletler kurmayı ve Ermenilere de toprak vermeyi kararlaştırdılar. Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra Anadolu’da başlayan işgaller, daha önce yapılmış olan gizli antlaşmaların bir sonucudur. Rusya’da Bolşevik İhtilali sonunda kurulan yeni rejim tarafından gizli antlaşmalar dünya kamuoyuna duyurulmuş, böylece uygulama alanı bulamamışlardır.

 

ABD’NİN SAVAŞA GİRMESİ (2 NİSAN 1917)

Almanya'nın İngiltere ve Fransa'ya karşı denizaltı savaşlarına başlaması ile birlikte ABD'nin uluslararası ticaretini tehdit etmeye başlaması. Almanya'nın Meksika'ya gönderdiği bir telgrafının ABD'nin eline geçmesi. Bu telgrafta Meksika'nın Almanya ile bir ittifak kurması öneriliyordu. ABD'nin Almanya'ya karşı savaşa girmesi durumunda Meksika ABD'ye saldıracaktı. Bunun karşılığında ise Teksas, Arizona, Newmexico'yu topraklarına katacaktı.

1915 Mayıs ayında İngiliz yolcu gemileri Arabic ve Lusitania bir Alman denizaltısı tarafından batırıldı. Birçok Amerikan vatandaşının bu olaylarda ölmesi Alman-Amerikan ilişkilerini gerginleştirdi. Almanya'nın geri adımıyla normalleşmeye başlayan ilişkiler; bu sefer 1916'da içinde Amerikan vatandaşlarının da bulunduğu bir Fransız gemisinin batırılmasıyla tekrar gerginleşti. Bir taraftan Meksika ile Almanya'nın yakınlaşması, ittifaka Japonya'nın yaklaştırılması, yaşanan diğer olaylar, ABD'nin dış politikasındaki esasları çizen Monroe Doktrini'ne ters düşmekteydi.

1917'de Alman denizaltıları iki ABD ticaret gemisini batırınca 2 Nisan 1917'de ABD, Almanya'ya savaş açtı.

 

WİLSON İLKELERİ (8 Ocak 1918)

ABD Başkanı Woodrow Wilson’un, sayıları sonradan 27’ye kadar çıkacak olan ünlü “14 İlke”siydi bu barış plânı ve ulusların kendi kaderlerini tayin hakkını öngören ve gizli antlaşma yapılmamasını, deniz güvenliğinin ve bunlara ilişkin uluslararası örgütlenmelerin kurulmasını talep eden içeriğiyle özellikle de savaştaki durumu zora girmiş devletler için cezbedici bir barış fırsatı sunmaktaydı. Nitekim planın 1,12 ve 14. maddeleri Osmanlı siyasal çevrelerindede barışa ilişkin önemli bir umutlanmaya yol açmıştı.

ABD Başkanı Woodrow Wilson’un, I. Dünya Savaşı sırasında yayımladığı ve temel amacı kalıcı barışın sağlanması ve sömürgeciliğin sona ermesini sağlamak olan 14 maddeden oluşan bildiridir. İtilaf Devletleri, çıkarlarına ters düşse de ABD gibi önemli bir gücü kaybetmemek için bu ilkeleri kabul ettiklerini açıklamışlar, ancak sözlerinde durmamışlardır. ABD, Wilson İlkeleri’nin kabul edilmesiyle İtilaf Grubu’na katılmıştır.

 

Wilson İlkeleri’nin Maddeleri

1-Bir açıklık içinde varılmış barış anlaşmalarından dışında hiçbir özel uluslararası anlaşmaya gidilmeyecek ve devletlerarası anlaşmalarda açıklık ilkesine uyulacak.

2-Denizlerin uluslararası sözleşmeler gereğince bütünüyle ya da kısmen kapatılabilmesi dışında, savaşta ve barışta karasuları haricindeki bütün denizlerde mutlak serbestlik sağlanacaktır.

3-Barışı onaylayan ve korumak için anlaşan ülkeler arasındaki tüm ekonomik engeller olabildiğince kaldırılacak ve ticaretin eşitlik temelinde yürütülmesi sağlanacak.

4-Her ülkede silahsızlanma çalışması başlatılacak. Bu doğrultuda silah gücünün iç güvenliği sağlamaya yetecek düzeye indirilmesi için yeterli güvenceler karşılıklı olarak verilecek.

5-Sömürgelerin bütün talepleri serbest, açık görüşlü ve tamamen tarafsız bir yaklaşımla ele alınacak, bu tür egemenlik sorunlarının çözümünde söz konusu halkların çıkarlarıyla egemenliği tartışılan devletin adilane taleplerinin eşit ağırlık taşıması ilkesine uyulacaktır.

6-Rusya İmparatorluğu’nun bünyesinde olan bütün topraklardan yabancı askerler çekilecek, Rusya’yı ilgilendiren bütün sorunlar, kendi siyasal değişimlerini ve ulusal politikalarını bağımsızca belirlemesine imkan verecek şekilde dünyanın öbür uluslarının en uygun ve özgür işbirliğiyle çözülmesi sağlanacak.

7-Yabancı askerler Belçika’dan çekilecek ve bu ülke hiçbir kısıtlama olmaksızın bütün diğer özgür ulusların sahip olduğu özgürlük haklarına yeniden kavuşacak. Bunun gerçekleşmesi, ulusların aralarında olan ilişkilerini düzenlemek amacıyla belirledikleri kurallara duydukları güvenin yeniden sağlanmasında büyük rol oynayacaktır. Aradaki bu ilişki düzeltmesi yapılmadan uluslararası hukukun yapısı ve geçerliliği zarar görmüş olacaktır.

 

8-Bütün Fransız toprakları özgürlüğüne kavuşacak ve işgal edilen kesimler geri verilecek. 1871’de Alsace-Lorraine konusunda Fransa’ya Prusya tarafından yapılan, yaklaşık elli yıldır dünyada istikrarlı bir barışın kurulmasını önleyen haksızlığın önüne geçilecek.

9-İtalya’nın sınırları, açıkça belirlenmiş ulusal sınırlar temelinde yeniden çizilecek.

10-Avusturya-Macaristan halklarının uluslararasındaki yeri korunacak ve güvence altına alınacak.

11-Yabancı askerler Romanya, Sırbistan ve Karadağ’dan çekilecek, işgal edilen topraklar geri verilecek. Sırbistan’a denize serbest ve güvenlikli çıkış sağlanacak. Bazı Balkan devletleri arasındaki ilişkiler tarihsel bağlılık ve ulusal sınırlar temelinde dostça görüşmeler yoluyla yürütülecek. Balkan devletlerinin siyasal ve ekonomik özgürlükleriyle toprak bütünlüğüne ilişkin uluslararası güvenceler anlaşmada yer alacak.

12-Bugünkü Osmanlı İmparatorluğu’ndaki Türk kesimlerine güvenli bir egemenlik tanınacak, Türk yönetimindeki öbür uluslara ise her türlü kuşkudan uzak yaşam güvenliğiyle özerk gelişmeleri için tam bir bağımsızlık sağlanacak. Ayrıca Çanakkale Boğazı uluslararası teminatlar eşliğinde gemilerin özgürce geçişine ve uluslararası ticarete sürekli açık tutulacak.

13-Polonyalıların yaşadığı toprakları içine alacak bağımsız bir Polonya devleti kurulacak, bu devletin denize serbest ve güvenli seferi sağlanacak, siyasal ve ekonomik bağımsızlığıyla toprak bütünlüğü de uluslararası sözleşmeyle güvenceye alınacak.

14-Büyük küçük bütün devletlerin siyasal bağımsızlığı ve toprak bütünlüğü konusunda karşılıklı güvence sağlamak üzere özel sözleşmelerle bütün ulusları içine alan bir birlik oluşturulmalıdır.

 

Wilson İlkelerinin Türk Tarihi açısından önemi;

Osmanlı İmparatorluğu’nda Türklerin yaşadığı alanlarda egemenliğin Türklere verilecek olması, Osmanlı Devleti’ni resmen yok olmaktan kurtarmakla birlikte, İmparatorluğun toprak genişliğini ve nüfus gücünü büyük ölçüde baltalamıştır. Çünkü diğer bölgelerde bölge halkı kendi devletini kurma şansı yakalamıştır. Ancak, Türklerin yaşadığı bölgelerin Avrupalılar tarafından işgal edilmeye kalkışılması, Wilson İlkeleri’ni kendine hukuki dayanak gösteren Mustafa Kemal önderliğindeki Türk Bağımsızlık Hareketi’ni ve Kurtuluş Savaşı’nı uluslararası platformda “haklı” konumuna düşürmüştür.

 

Savaş sonunda imzalanan antlaşmalar;

ATEŞKES ANTLAŞMALARI

1-Bulgaristan Selanik Ateşkesi (29 Eylül 1918)

2-Osmanlı Devleti Mondros Ateşkesi (30 Ekim 1918)

3-Avusturya-Macaristan Willa Guiste Ateşkesi (3 Kasım 1918)

Almanya Rethondes Ateşkesi (11 Kasım 1918)

BARIŞ ANTLAŞMALARI

1-Almanya Versailles (Versay) (28 Haziran 1919)

2-Avusturya Saint Germain (Sen Jermen) (10 Eylül 1919)

3-Bulgaristan Neuilly (Nöyyi) (27 Kasım 1919)

4-Macaristan Trianon (Triyanon) (4 Haziran 1920)

5-Osmanlı Devleti Sevres (Sevr) (10 Ağustos 1920)

 

MONROE DOKTRİNİ (Yalnızlık Politikası)

Milletlerarası ilişkilerde ve siyasi tarihte sözü sık edilen Monroe Doktrini, çok kısa şekilde basit ifadesiyle "Amerika Amerikanlılarındır" şeklinde tanımlanmakta ise de bu konuda biraz ayrıntı hukuki yönden gereklidir. 1823 yılında Amerikan Başkanı P. Monroe'nin Kongreye sunduğu bir mesajdan doğmuş bir politika anlayışı ve tutumudur. Bunda hâkim olan üç görüş bulunmaktadır. Karışmazlık-non intervention-isteği: Çünkü o sıralarda Güney Amerika'daki İspanyol kolonilerinde bağımsızlık isyanları olmaktaydı ve Avrupa büyük devletlerinden oluşan Mukaddes İttifak (Sainte Alliance)'ın buralara müdahale ile koloniyalist çıkarlara hizmet için karışması istenmiyordu; Anti-koloniyalizm görüşü: O sıralarda Alaska'ya sahip bulunan Rusya'nın egemenliğini daha aşağılara doğru genişletmek niyetine-Kaliforniya'ya kadar-karşı çıkılıyordu; Kabuğuna çekilme (isolation) ilkesi: Sözkonusu mesajda, Amerika'nın Avrupa işleriyle ilgilenmeyeceği ve karışmayacağı ilkesi açıklanıyordu.

 

1.DÜNYA SAVAŞININ SONUÇLARI

  • Dünya Savaşı’ndan en karlı çıkan devlet İngiltere olmuştur. Almanya’nın rekabetinden kurtulmuş, Rusya da etkisiz hale geldiği için İngiltere, Avrupa siyasetinin en güçlü devleti haline gelmiştir.

X  Dünyada milliyetçilik düşünceleri güç kazanmış, milli devletler ortaya çıkmıştır.

X  Osmanlı Devleti, Avusturya – Macaristan İmparatorluğu, Rus Çarlığı, Alman İmparatorluğu yıkılmıştır.

Çekoslovakya, Avusturya, Macaristan, Polonya, Litvanya, Letonya, Ukrayna, Estonya, Yugoslavya, SSCB ve Türkiye gibi yeni devletler kurulmuştur.

X  Orta Doğu ve Avrupa’nın siyasi haritası yeniden çizilmiştir.

Milletler Cemiyeti (Cemiyet-i Akvam) kurulmuştur.

X  Sömürgecilik yerini  “manda ve himaye” adı altında devam etmiştir (mandaterizm).

X  Yenilen devletlerde rejim değişiklikleri meydana gelmiştir. Komünizm (Rusya – Lenin, Stalin), Nazizm (Almanya) ve Faşizm (İtalya) gibi totaliter (baskıcı) rejimler doğmuştur.

X  Almanya’da Hitler, İtalya’da Mussolini, İspanya’da Franko, Portekiz’de Salazar, ülkelerinde Faşizmi yani ırkçılığı uygulamaya başlamışlardır.

X  Özellikle Almanya ve İtalya’nın izlediği ırkçı ve yayılmacı politikalar II. Dünya Savaşı’nın çıkmasına neden olmuştur.

X  ABD’nin savaşa katılışı ve Avrupa’ya asker sevkiyatı, Amerika’nın “Monroe Doktrini”nden ilk ayrılışıdır. Savaştan sonra Amerika tekrar Monroe Doktrini’ne dönmüş ve Avrupa ile ilgisini kesmiştir.

X  Savaşta ilk kez kimyasal silahlar, tanklar ve denizaltılar kullanılmıştır.

X  Hava saldırılarıyla sivil alanların da hedef haline gelmesi üzerine, Sivil Savunma Teşkilatları kurulmaya başlamıştır.

X  Savaş sonunda yenilen devletlerle yapılan antlaşmalar kalıcı barışı sağlayamamış ve yeni bir dünya savaşının çıkmasına ortam hazırlamıştır.

 

abdullahhoca.com UYARIYOR

1.Dünya Savaşının Önemli Noktaları:

1-İngiltere-En karlı çıkan devlet

2-ABD Savaşın kaderini değiştiren devlet

3-İtalya-Savaş sırasında taraf değiştiren devlet

4-Bulgaristan-Savaştan çekilen ilk ittifak devleti

5-Japonya-Savaştan ilk çekilen devlet

6-Rusya-Rejim değiştiren devlet

7-Yunanistan-Savaşa en son katılan devlet

8-Dağılan Devletler; Osmanlı, Rusya, Almanya, Avusturya – Macaristan

9-Yeni Kurulan Devletler; Çekoslovakya, Avusturya, Macaristan, Polonya, Litvanya, Letonya, Ukrayna, Estonya, Yugoslavya, SSCB Türkiye

 

 

Birinci Dünya Savaşının Sonu ve Osmanlı Devletinin Yıkılışı:

ABD (Amerika Birleşik Devletleri ) ‘nin 1917 yılında savaşa girmesiyle, Avrupa ya birlikler göndermesiyle savaş İttifak devletlerinin aleyhine dönmüştür. ABD savaşın gidişatını değiştiren ve kaderini belirleyen ülkedir.

 

İttifak Devletlerinin Yenilme Nedenleri,

Æ  İttifak grubunun tüm ekonomik yükünü Almanya’nın çekmesi.

Æ  Almanya’nın kara devleti olması ve denizlere egemen olmaması.

Æ  Almanya’nın hammadde ve insan gücünün sınırlı olması.

Æ  Avusturya-Macaristan içeresinde çok sayıda Slav(İslav)  olması.

Æ  ABD’nin İtilaf Güçlerinin yanında savaşa katılması.

 

Birinci Dünya Savaşı Sonunda İmzalanan Antlaşmalar

 

Brest-Litowsk (Brest Litovsk) Antlaşması (3 Mart 1918) Sovyet Rusya ve İttifak Devletleri

1-Sovyetler Birliği, İtilaf Devletlerinden ayrılarak savaştan çekildi.

Antlaşmaya göre; Ruslar; Polonya, Litvanya ve Estonya’dan çekilecek, Ukrayna’nın bağımsızlığını tanıyacak, Kars, Ardahan ve Batum’u Osmanlı Devleti’ne geri verecek ve Doğu Anadolu Bölgesi’nden çekilecekti.  Ancak İtilaf Devletleri Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda bu antlaşmayı tanımadıklarını açıkladılar.

 

Versailles (Versay) Antlaşması (28 Haziran 1919) Almanya ve İtilaf Devletleri

1-Alsas-Loren Bölgesi Fransa’ya verildi.

2-Almanya’nın elinde bulunan sömürgeler İtilaf Devletleri arasında paylaşıldı.

3-Almanya’ya ait toprakların bir bölümü yeniden kurulan Polonya’ya verildi.

4-Almanya’ya ekonomik, siyasal ve askerî kısıtlamalar getirildi.

5-Almanya’nın Avusturya ile birliktelik oluşturması yasaklandı.

6-Almanya, üzerinde sonradan Milletler Cemiyeti’nin kontrolünde bir manda rejimi kurulacak olan denizaşırı toprak-larından vazgeçiyor;

7-Tüm gemilerine Anlaşma devletlerince el konulmasından başka, denizaltı ve gemi inşa etme yasağına maruz kalıyor;

8-33 milyar dolar savaş tazminatı ödemeye ve on yıl boyunca da Fransa’ya yılda 7, Belçika ve İtalya’ya da 8 milyon ton olmak üzere kömür vermeye mecbur ediliyordu.

9-Antlaşmaya göre bunların dışında, Ren bölgesi askerden arındırılacak ve işgal ordularının giderleri de Almanya tarafından ödenecekti.

Almanya ile Barış. Versailles Antlaşması: Almanya 1918 Eki-minden itibaren İsviçre aracılığıyla diplomatik bir arayış içersi-ne girmiş ve bu arayışlarının sonucunda 11 Kasım 1918’de Compiegné Bırakışması’nı imzalamıştı. Kesin barış ise 28 Hazi-ran 1919’da Paris’te Versailles Sarayı’nda imzalandı.

 

Saint Germen (Sen Jermen) Antlaşması (10 Eylül 1919) Avusturya ve İtilaf Devletleri

10 Eylül 1919’da imzalanan antlaşmaya göre;

X  Avusturya Macaristan Çekoslovakya ve Yugoslavya’nın bağımsızlıklarını tanıyor;

X  Romanya ve İtalya’ya toprak bırakmayı kabul ediyor

X  Zorunlu askerlik hizmetini kaldırıyordu.

X  Avusturya’nın Almanya ile birleşmesi yasaklanmış;

X  Monarşik rejim yıkılarak yerine cumhuriyet kurulmuştu.

X  Avusturya’nın toprakları 576 bin km2’den 84 bin km2’ye, nüfusu da 50 milyondan 7 milyona düştüğü için, artık küçük bir Avrupa ülkesi söz konusuydu.

 

Neuilly (Nöyyi) Antlaşması (27 Kasım 1919) Bulgaristan ve İtilaf Devletleri

X  Makedonya toprakları Yugoslavya’ya verildi. Batı Trakya toprakları Yunanistan’a bırakıldı.

X  Siyasal, ekonomik ve askerî alanda kısıtlamalara gidildi.

X  Bulgaristan Romanya, Yunanistan ve Yugoslavya’ya toprak bırakmayı kabul ediyor;

X  Zorunlu askerlik hizmetini kaldırıyor;

X  Ordusunu deniz ve hava kuvveti olmayan 25 bin kişilik bir güçle sınırlandırıyor.

X  2 milyar 250 milyon altın frank tutarında savaş tazminatı ödemeye mahkûm ediliyordu.

 

Trianon (Triyanon) Antlaşması (4 Haziran 1920) Macaristan ve İtilaf Devletleri

X  Macaristan topraklarının büyük bir bölümü Çekoslovakya, Romanya ve Yugoslavya’ya verildi.

X  Siyasal, askerî ve ekonomik kısıtlamalar getirildi.

X  Macaristan’ın Avusturya ile birleşmesi yasaklandı.

X  Macaristan komşularına toprak bırakmayı kabul ediyor;

X  Zorunlu askerlik hizmetini kaldırıyor;

X  Ordusunu 35 bin kişilik bir güçle sınırlandırıyor

X  Savaş tazminatı karşılığında çeşitli yaptırımlara mahkûm ediliyordu.

 

Sevres (Sevr) Antlaşması (10 Ağustos 1920) Osmanlı Devleti ve İtilaf Devletleri

X  Güneydoğu Anadolu, Çukurova ve Suriye toprakları Fransa’ya verildi.

X  Arabistan ve Irak toprakları İngiltere’ye bırakıldı.

X  Güneybatı Anadolu toprakları İtalyanlara verildi.

X  Doğu Trakya ve Batı Anadolu Bölgesi Yunanistan’a verildi.

X  On İki Ada, İtalya’ya;

X  Ege Denizi’ndeki diğer adalar Yunanistan’ın egemenliğine verildi.

X  Kapitülasyonların yeniden uygulanması kararlaştırıldı.

X  İstanbul ve Boğazlar, İtilaf Devletlerinin yönetimine bırakıldı.

X  Doğu (Ermeni) ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde (Kürt) iki yeni devletin kurulması kararlaştırıldı.

X  Osmanlı ordusu terhis edilecek, sayısı sınırlandırılacak ve silahlarına el konulacaktı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

MONDROS ATEŞKES ANTLAŞMASI – 30 EKİM 1918

Sadrazamlığa getirilen Ahmet İzzet Paşa, devletin içinde bulunduğu şartları değerlendirerek İtilaf Devletlerinden ateşkes isteğinde bulundu. İki taraf arasındaki görüşmeler Limni Adası’nın Mondros Limanı’nda İngilizlere ait olan Agamemnon Zırhlısı’nda 27 Ekim 1918’de başladı. İtilaf Devletlerini İngiliz Amiral Calthorpe (Kalthorp) Osmanlı Devleti’ni ise Bahriye Nazırı Rauf Bey başkanlığında bir heyet temsil ediyordu. Rauf Bey Mondros Ateşkes Antlaşmasını imzalarken Wilson İlkelerine güveniyordu. Çünkü bu ilkelere göre yenilen devletlerin toprak bütünlüğüne dokunulmayacaktı. Ancak düşündüğü gibi olmadı.

 

Maddeleri;

30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması 25 maddeden oluşmuştur.

1- Çanakkale ve İstanbul Boğazlarının açılması, Karadeniz’e serbestçe geçişin temini ve Çanakkale ve Karadeniz istihkâmlarının İtilaf Devletleri tarafından işgali sağlanacaktır.

2- Osmanlı sularındaki bütün torpil tarlaları ile torpido ve kovan mevzilerinin yerleri gösterilecek ve bunları taramak ve kaldırmak için yardım edilecektir.

3- Karadeniz’deki torpiller hakkında bilgi verilecektir.

4- İtilaf Devletlerinin bütün esirleri ile Ermeni esirleri kayıtsız şartsız İstanbul’da teslim olunacaktır.

5- Hudutların korunması ve iç asayişin temini dışında, Osmanlı ordusu derhal terhis edilecektir.

6- Osmanlı harp gemileri teslim olup, gösterilecek Osmanlı limanlarında gözaltında bulundurulacaktır.

7- İtilaf Devletleri, güvenliklerini tehdit edecek bir durumun ortaya çıkması halinde herhangi bir stratejik yeri işgal etme hakkına sahip olacaktır.

8- Osmanlı demiryollarından İtilaf Devletleri istifade edecekler ve Osmanlı ticaret gemileri onların hizmetinde bulundurulacaktır.

9- İtilaf Devletleri, Osmanlı tersane ve limanlarındaki vasıtalardan istifade sağlayacaktır.

10-Toros Tünelleri, İtilaf Devletleri tarafından işgal olunacaktır.

11- İran içlerinde ve Kafkasya’da bulunan Osmanlı kuvvetleri, işgal ettikleri yerlerden geri çekilecekler.

12- Hükümet haberleşmesi dışında, telsiz, telgraf ve kabloların denetimi, İtilaf Devletlerine geçecektir.

13- Askeri, ticari ve denizle ilgili madde ve malzemelerin tahribi önlenecektir.

14- İtilaf Devletleri kömür, mazot ve yağ maddelerini Türkiye’den temin edeceklerdir.

15- Bütün demiryolları, İtilaf Devletlerin zabıtası tarafından kontrol altına alınacaktır.

16- Hicaz, Asir, Yemen, Suriye ve Irak’taki kuvvetler en yakın İtilaf Devletlerinin kumandanlarına teslim olunacaktır.

17- Trablus ve Bingazi’deki Osmanlı subayları en yakın İtalyan garnizonuna teslim olacaktır.

18- Trablus ve Bingazi’de Osmanlı işgali altında bulunan limanlar İtalyanlara teslim olunacaktır.

19- Asker ve sivil Alman ve Avusturya uyruğu, bir ay zarfında Osmanlı topraklarını terk edeceklerdir.

20- Gerek askeri teçhizatın teslimine, gerek Osmanlı Ordusunun terhisine ve gerekse nakil vasıtalarının İtilaf Devletlerine teslimine dair verilecek herhangi bir emir, derhal yerine getirilecektir.

21- İtilaf Devletleri adına bir üye, iaşe nezaretinde çalışacak bu devletlerin ihtiyaçlarını temin edecek ve isteyeceği her bilgi kendisine verilecektir.

22- Osmanlı harp esirleri, İtilaf Devletlerinin nezdinde kalacaktır.

23- Osmanlı Hükümeti, merkezi devletlerle bütün ilişkilerini kesecektir.

24- Altı vilayet adı (Erzurum, Van, Mamüretü'l Aziz, Diyarbekir, Sivas, Bitlis) verilen yerlerde bir kargaşalık olursa, vilayetlerin herhangi bir kısmının işgali hakkını İtilaf Devletleri haiz bulunacaktır.

25- Müttefiklerle Osmanlı Devleti arasındaki savaş, 1918 yılı Ekim ayının 31 günü mahalli saat ile öğle zamanı sona erecektir. Anlaşmada Osmanlı İmparatorluğu'nun sınırlarına ve statüsüne ilişkin bir ifade yoktur. Ancak İngilizler Suriye cephesinde ateşkesi tam Türk-Arap etnik sınırında kabul etmekle, Osmanlı İmparatorluğu'nun barıştan sonraki sınırlarına ilişkin ilginç bir fiili durum yaratmışlardır.

 

Mondros Ateşkesinin Önemi

M  Boğazların açılması ve istihkâmların devri ile Osmanlı Devleti’nin siyasi varlığı ve İstanbul tehdit altına girmiştir. Anadolu ve Rumeli topraklarının bağlantısı kesilmiştir.

M  7. madde ateşkesin en tehlikeli maddesidir. Yapacakları işgallere zemin hazırlayıcı niteliktedir. Bu maddeye dayanarak işgallere başlamışlardır.

M  Ermenilere verilmesi düşünülen altı vilayet Ermenilerin iştahını kabartmış ve bölgede katliamlara neden olmuştur.24. Madde’nin İngilizce metninde Six Ermenian Vilayetes olarak yer almıştır.

M  Ekonomi ve haberleşme maddeleriyle Osmanlı Devleti’nin ekonomik bağımsızlığı engellenmek istenmiştir. Böylece kendilerine bağımlı olmasını düşünmüşlerdir.

M  Haberleşme hatlarını ele geçirerek kendilerine karşı oluşabilecek oluşumları engellemeye çalışmışlardır.

M  Askeri birliklerin terhisi ve silahlara el konulmasıyla Osmanlı Devleti savunmasız duruma düşürülmüştür.

M  Ateşkes Anlaşması, barış antlaşması yapılıncaya kadar silahların susmasıdır. Savaşı fiilen sona erdirir.

M  Mondros Ateşkesi, Osmanlı Devleti’nin kayıtsız şartsız teslim olduğu antlaşmadır. Mondros’a ilk tepkiler Anadolu ve Rumeli’de Müdafai hukuk Cemiyetleri kurularak gösterilmiştir.

M  Mondros’un imzalanmasından sonra Ahmet İzzet Paşa Hükûmeti 8 Kasım 1918’de istifa etmiş, yerine 11 Kasım 1918’de Tevfik Paşa Hükûmeti kurulmuştur.

 

abdullahhoca.com UYARIYOR

Mondros Sonrası Osmanlı Hükümeti;

a-Padişah Vahdettin de 4 ay içerisinde seçimlere gitmek kaydıyla Mebusan Meclisi’ni feshetmiştir. (21 Aralık 1918).

b-Kısa bir süre sonra karışık ortam ve itilaf devletlerinin baskısı sonucu Tevfik Paşa Hükûmeti istifa edecek yerine, İngiliz manda ve himaye yönetimini savunan Damat Ferit Paşa Hükûmeti kurulacaktır. (4 Mart 1919)

c-Suriye’de bulunan Mustafa Kemal de Sadrazam Ahmet İzzet Paşa’ya çektiği telgrafta anlaşmada ülkeyi işgale açık bırakan maddeler olduğuna dikkat çekerek ordunun terhis edilmemesi gerektiğini belirtmiştir.

 

Mondros Ateşkesi’nin Uygulanması ve İşgallerin Başlaması

Mondros Ateşkes Anlaşması’nın metni ve özellikle 7.madde işgallerin başlayacağını göstermekteydi. Bu nedenle Ahmet İzzet Paşa, anılarında Rauf Bey başkanlığındaki heyetin son ana kadar direndiğini ancak işgal güçlerinin geri adım atmayacağını yazmaktadır. Müttefikler 7.maddeyi işleterek ülkenin paylaşılmasını sağlamaya çalışmışlardır. Çünkü 1. Dünya Savaşı yıllarındaki gizli antlaşmalarla Osmanlı topraklarını paylaşmışlardı. Osmanlı ordusu 400.000 kişiden 50.000’e indirildi. Böylece savunma gücü tamamen yok edilmişti.

 

İşgaller Başlıyor.

1-İngiltere; 3 Kasım 1918’de ilk işgal edilen yer Musul’u olmuştur. İskenderun, Urfa, Antep, Maraş, Kars, Batum ardı ardına işgal edildi.

2-Samsun, Merzifon, Eskişehir, Afyon’a asker sevketti. Paris Barış Konferansı’nda Urfa, Antep ve Maraş bölgesi Fransızlara bırakılmıştır.

3-Kars ve Batum’un işgaliyle İngilizler Ermeni Devleti’nin kurulmasını amaçlamıştır.

4-Fransa; Adana, Mersin (Misis) Hatay Dörtyol ve Afyon İstasyonu’nu işgal etti.

5-İtalya; İtalyanlar önce pasif kaldılar. Ancak Yunanistan’ın lehine gelişmelerin yaşanması harekete geçmesine neden oldu. Antalya, Bodrum, Marmaris, Kuşadası, Fethiye’yi işgal etti. Ayrıca Konya ve Akşehir’e askeri birlik yolladı.

6-Yunanistan; Uzunköprü ve Hadımköy tren yollarını işgal etti.

7-Ermeniler; 18 Kasım 1918’de Lord Curzon’un “Kürt, Arap, Ermeni, Rum ve Yahudilerin Türk egemenliğinden kurtarılacağından söz etmesi” Ermenileri harekete geçirdi. Ermeni İntikam Alayları, Doğu Anadolu’da Müslüman halka baskı ve zulümlerini artırdı. Ayrıca, Kozan, Adana, Mersin ve Osmaniye’ye giren Fransız birliklerine katıldılar ve onlara yerel destek sağladılar.

8-13 Kasım 1918’de İtilaf Devletleri İstanbul’a çıkarma yapmış; bu gelişme üzerine, o dönemde Yıldırım Orduları Grup Komutanlığı’ndan ayrılarak İstanbul’a gelen Mustafa Kemal, karşılaştığı manzara karşısında “Geldikleri gibi giderler” demiştir.

9-İşgaller karşısında Osmanlı yönetimi tepkisiz kalınca, Türk halkından işgallere karşı gelen ilk tepki de direniş cemiyetleri kurmak olmuştur.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

PARİS BARIŞ KONFERANSI – 18 OCAK 1919

I.Dünya savaşının askeri safhası ateşkes antlaşmalarıyla sona erdikten sonra galip devletler imzalanacak olan antlaşmaların maddeleri üzerinde karşılıklı olarak anlaşmak için toplanmışlardır. Bir diğer amaçları kendi aralarındaki siyasi, ekonomik problemleri çözümlemektir. Devletler 18 Ocak 1919’da Paris’te bir araya gelmiş, konferansa ittifak devletlerine karşı savaş açmış olan başta itilaf devletleri olmak üzere toplamda 32 devlet katılmıştır. Konferansa katılan devletlerin tamamının üye olacağı Milletler Cemiyeti kurulmuş, cemiyetin amacının; dünya devletlerinin haklarını eşit olarak korumayı amaçlayacağı savunulmuş ancak bu cemiyetin sadece itilaf devletleri tarafından kurulmuş olması cemiyetin fiilen taraflı davranmasına neden olmuştur.

 

Kongrede Alınan Kararlar

þ  Milletler Cemiyeti kuruldu. İtilaf devletleri Wilson ilkelerine uymayarak ağır şartları olan antlaşmalar hazırladılar. ABD de Avrupa ile ilişkileri en alt düzeye indirdi.

þ  Ermeniler ilk defa bu konferansta Doğu Anadolu’da Bir Ermenistan Devleti kurulması fikrini dile getirdi. Avrupa destekledi. Savaş sırasındaki gizli antlaşmaların uygulanması karara bağlandı.

þ  İngiltere ve Fransa Wilson ilkelerine ters düşmemek için savaş tazminatı yerine “savaş onarımı” sömürgecilik yerine “manda-himaye sistemi” getirerek uygulanmasını sağladılar. Bu konferansta Almanya, Avusturya ve Bulgaristan’ın antlaşma taslağı hazırlanırken Osmanlının ki sonraya bırakılmıştır. Çünkü Rusya’ya verilen bölgelerin Rusya’nın savaştan çekilmesiyle yeniden paylaşılması gerekiyordu. ABD Avrupa’daki bu olaylara aktif olarak katılmama politikası izledi. Monroe Doktrini denilen bu politika sayesinde İngiltere ve Fransa II. Dünya Savaşı'na kadar rahat hareket etmişlerdir. İngiltere ve Fransa’nın İtalya’ya vermeyi kararlaştırdıkları İzmir’i Boğazlara yakın olmasından dolayı İngiliz çıkarlarını tehdit edecek bir güç olmasından çekinmeleriydi. Bu nedenle İtilaf devletleri ile İtalya arasında ilk görüş ayrılıkları ortaya çıkmıştır.

þ  Konferans sonunda, itilaf devletleri sömürgecilik anlayışı yerine “Manda ve himaye” sistemini ortaya atmışlardır. En fazla tartışılan mesele Osmanlı İmparatorluğu ile imzalanacak olan antlaşma olmasına rağmen; aralarında çıkar çatışmasına düşen galip taraflar Osmanlı Devleti ile imzalanacak olan antlaşmayı karara bağlayamamışlardır. Yeni kurulan devletlerin bağımsızlığı onaylandı.

þ  Yunanistan’a İzmir’i ve Batı Anadolu’yu işgal etme yetkisi verildi. Batı Anadolu İtalya’ya vaat edimişlerdi. Oysa Paris Barış Konferansında burası Yunanlılara bırakılmıştır. Bunada amaç İngilizlerin güçlü bir İtalya yerine zayıf bir Yunanistan’ın İngiliz çıkarlarına daha uygun olacağı düşüncesidir. Bunun dışında Yunanlıların ortaya koydukları sahte belgeler de etkili olmuştur. Yunanlılar bu belgelerde Batı Anadolu’nun kendilerine ait olduğunu savunmuş Türklerin zamanında çok sayıda Rum’un katlettiğini ileri sürerek buraların kendilerine ait olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bu olay İtilaf Devletleri arasında yaşanan ilk anlaşmazlıktır.

 

Paris Barış Konferansında Etkili Olan Devletler:

Konferansın etkin devletleri İngiltere, Fransa, ABD, İtalya, Japonya olmuşlardır.  Alınan kararlarda en çok İngiltere ve Fransa etkili olmuştur.  Anlaşma Devletleri (özellikle İngiltere ve Fransa),Wilson İlkelerine doğrudan karşı çıkamadıklarından dolambaçlı yollarla prensipleri, çıkarlarına uygun hale getirmek için yoğun çaba harcadılar. Özellikle Rumları, Arapları ve Ermenileri konferansa çağırarak haklarını kanıtlamalarını istemiştir.

 

abdullahhoca.com UYARIYOR

Osmanlı Devleti işgaller karşısında halkta oluşabilecek tepkileri azaltmak amacıyla Heyet-i Nasiha adıyla nasihat heyetleri kurulması kararını verdi.

 

 

 

HEYETİ NASİHALAR

Mondros Ateşkesi sonrasında başlayan işgallere karşı, Anadolu'nun çeşitli yerlerinde tepkiler gösterilmeye başlanmıştı. İleride çıkabilecek olası olayları önlemek amacıyla, 31 Mart 1919 tarihinde alınan bir kararla, halk arasına Heyet-i Fevkalade (Olağanüstü Kurul) adı ile kurullar gönderilmesine karar verildi. Bunlar halka, "devlet ve milletin kutsal haklarının korunacağı" yolunda güvence vereceklerdi. Kısa bir süre sonra, Anadolu'ya iki ayrı kurul gönderilmesine karar verilmiş ve bu kurullara, "Heyet-i Nasihat" (Öğüt Kurulları) denilmiştir. Bu kurullara, Şehzade Abdülhalim ve Şehzade Abdürrahim Efendilerin başkanlık etmesi uygun görülmüştür. Bu kurul üyeleri arasında, askeri ve bürokratik alanda tanınmış kişilerin yanı sıra, din adamları da görev almışlardır. Öğüt Kurulları, gittikleri yerlerde halkın işgalcilere karşı tepkilerinin önlenmesi açısından etkili olmuşlar, halkın bilincini uyuşturmuşlar ve bu kurullara inananlar, daha sonraki günlerde oluşturulan Kuvayı Milliye'ye karşı tepki göstermek gibi bir yanlışlığın içine düşmüşlerdir.

 


Yorumlar - Yorum Yaz
Anket
"PAROLAMIZ YA İSTİKLAL YA ÖLÜM" KİTABIMIZI OKUDUNUZ MU?
TÜRK İSLAM DEVLETLERİ TARİHİ
OSMANLI DEVLETİ TARİHİ
abdullahhoca

SİTEMİZE GÖSTERMİŞ OLDUĞUNUZ İLGİYE TEŞEKKÜRLER...
TARİH BİZDEN ÖĞRENİLİR.
Site Haritası