PAROLAMIZ YA İSTİKLAL YA ÖLÜM

Abdullah ŞAHİN

MENÜ
10.SINIF TARİH DERSİ
12.SINIF İNKILAP TARİHİ DERSİ
T.C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ
YNT TV

II.DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ YAŞANAN SİYASÎ GELİŞMELER

II.DÜNYA SAVAŞI ÖNCESİ YAŞANAN SİYASÎ GELİŞMELER

ALMANYA

±  Hitler’in 1933 yılında iktidara gelmesinden itibaren Almanya ekonomik ve siyasi olarak büyük bir güç kazanmkıştır.

±  Hitler stratejisinin ilk adımında Versay Antlaşması’yla getirilen sınırlamalardan kurtulmasını sağlamıştır.

±  Hitler siyasi güç elde etrmek amacıyla 12 Mart 1938’de Avusturya’nın ilhakını gerçekleştirecek. Ardından ikinci adım olarak Çekoslovakya toprakları içindeki Sudet bölgesini topraklarına kattı..

±  Hatta Avrupa Devletleri Südetlerin Almanya’ya ait olduğunu 29 Eylül 1938 günü imzalanan Münih Antlaşması ile kabul etmişlerdir. Konferansa Alman, İtalyan, İngiliz ve Fransız başbakanları katılmış, Çekoslovakya ise temsilci bulundurmamıştır.

±  Bu olayların çözülmesinden sonra geriye sorunlu bölge olarak bir tek Danzig bölgesi kalmıştır. Versay Antlaşması’yla Danzig bölgesinin Polonya’ya verilmesi Danzig Sorunu ortaya çıkmıştır.

±  3 Mayıs 1939’da Sovyet Dışişleri Komiseri olan Litvinov görevden alınarak yerine Vyaçeslav Mihayloviç Molotov atanmıştır. 24 Ağustos 1939 günü Sovyetler Birliği ile Almanya arasında bir Saldırmazlık Paktı imzalanması karara bağlanmıştır.

±  Hayat Sahası (Lebensraum): Naziler tarafından Alman halkının yaşamanı sürdürebilmek için ihtiyaç duyduğu ve özellikle doğuda slav halklarından alınması gereken toprakları anlatmak için kullanılan terimdir.

±  Kartal Hücumu: Almanların Kartal Hücumu verilen İngiltere Hava saldırısında 1015 Kara Bombardıman uçağı, 346 Stuka savaş uçağı, 933 avcı ve 375 muhrip savaş uçağı vardı. Buna İngilizler, 700 kadar avcı ve 500 kadar bombardıman uçağı ile karşı koymaya çalışmışlardı.

±  Blıtzkrıeg (Şimşek Savaşı): Hava kuvvetleri ve zırhlıların birlikte kullanımı ile düşman cephesindeki direnişin hızlı bir biçimde kırarak düşman birliklerini kuşatmak demek olan savaş taktiğidir.

 

2-İTALYA

  • Birinci Dünya Savaşı’ndan istediğini alamayan İtalya dar bir sömürge alanıyla sanayisini beslemeye çalışıyordu. Ayrıca Birinci Dünya Savaşı’nda itilaf devletleri ile görüş ayrılığına düşen İtalya, Mussolini’nin faşist politikaları sebebiyle Avrupa’da sorun teşkil ediyordu.
  • İtalya’nın eski Roma İmparatorluğu gibi güçlü bir devlet olmasını isteyen Mussolini, Almanya ile yakınlaşarak Mihver devletler bloğunda savaşa girmiştir.
  • İtalya; Kuzey Afrika ve Balkanlar’da ilerlemiştir. Aşırı ulusçuluğu esas alan Faşist yönetim, kısa süre sonra demokrasiyi kaldırdı. Ülkedeki diğer ırklardan olanları zorla İtalyanlaştırmaya çalıştı. Dış politikada ise, Akdeniz çevresinde sömürge kurmaya, yani emperyalizme yöneldi.
  • Roma İmparatorluğu’nu yeniden kurma hedefiyle yayılmacı bir siyaset güderek serbest şehir Fuime’yi, Yunanistan’dan Korfu Adasını aldı. Arnavutluk üzerinde nüfuz kurdu. Doğu Akdeniz ve Anadolu’yu yayılma alanı olarak belirleyen İtalya’nın bu tavrı Fransa’yı endişelendirdi.
  • Almanya’yı Fransa’ya karşı denge unsuru olarak kullanan İtalya, İngiltere’nin de Fransa’ya karşı tutumundan dolayı çok fazla tepki görmedi.
  • Yayılmacı bir siyaset izleyen İtalya’nın ilk hedefi bundan dolayı Habeşistan oldu. Japonya'nın 1931'de Mançurya'ya saldırması, Almanya'nın Versay Antlaşması'nı çiğneme girişimlerine İngiltere ve Fransa'nın tepkisiz kalması İtalya'nın Habeşistan'ı işgalini cesaretlendirdi. Habeşistan'a askerî yardım yapılamaması ve Milletler Cemiyeti'nin İtalya'ya karşı ortak bir cephe kuramaması işgali kolaylaştırdı. (52 ülkenin karşı çıkmasına rağmen işgal gerçekleşti.) 
  • 1936’da Habeşistan'ı tam olarak işgal etmeyi başaran İtalya, Akdeniz'de önemli bir konuma sahip olan İngiltere'ye rakip oldu.
  • Mussolini, Akdeniz'e "Bizim Deniz" (mare-nostrum) diyordu ve Roma İmparatorluğu'nu yeniden meydana getirmek istiyordu. Bu amaçla İtalya, 5 Kasım1937'de, Roma'da imzalanan bir anlaşmayla Anti-Komintern Paktı'na katıldı.  

Bizim Deniz: Mussolini, Akdeniz’de Roma İmparatorluğunu yeniden canlandırma projesini (Bizim Deniz) ortaya atmıştır. Bu proje ile Adriyatik ve Akdeniz’i etki alanına almak istemiştir.

 

Benito Mussolini

( 183- 1945) : Faşizmin kurucusu olan Mussolini, 1919’da Faşist Parti’yi ve savaş gazilerinden oluşan bir grup ile Black Shirts (Kara Gömlekliler) askerî gücünü kurmuştur. 1922’de İtalya’da patlak veren politik kaos döneminde Black Shirts gücü ile Mussolini bir tek kendisinin düzeni restore edeceğini ilan etmiş ve İtalya devlet başkanı olmuştur. 1925’te devletin tüm demokratik kurumlarını da kapatarak “Duce” (lider) sıfatını almış ve tam bir diktatöre dönüşmüştür. II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanya’sı ve Japonya ile müttefik olmuştur. Temmuz 1943’te Müttefik güçler Sicilya’ya girmiş ve Mussolini eski parlamenterlerin yönetimi ele geçirmesiyle tutsak edilmiştir. Alman ordusu onu bir operasyonla kurtarsa da Müttefiklerin savaşı kazandığı 1945’te İtalyan yurtseverler, Mussolini’yi yakalayarak 28 Nisan’da kurşuna dizmişlerdir.

 

Rektör Uyarıyor

Çelik Pakt

22 Mayıs 1939’da Almanya ve İtalya arasında kurulan Çelik Pakt, her iki devlet açısından da kendilerine “Hayat Sahası” sağlama arayışının bir devamı niteliğindedir. Antlaşmaya göre taraflar, birbirlerini ilgilendiren tüm sorunlarda diğerine destek olmayı ve eğer biri, bir ya da daha çok devlet ile savaşırsa diğeri bütün gücüyle ona yardımda bulunmayı taahhüt etmişlerdir.

 

3-JAPONYA

^ Birinci Dünya Savaşı sonunda Almanya’nın Uzak Doğu sömürgeleri Japonya’ya verilmişti. Üstelik Çin’in bir bölümü de Japon hâkimiyetindeydi. Ancak bu kadar sömürge bile hızla sanayileşen ve büyüyen Japon ekonomisine yetmiyordu.

^ Japonya’nın 1931’de Mançurya’yı işgal etmesi, sonra 1937’de Çin’e yeniden savaş açması Avrupa’daki bunalıma bir de Uzakdoğu bunalımını katmıştır. Japon-Çin sorunu Milletler Cemiyeti’nde ele alınmışsa da Japonya’ya karşı bir harekette bulunulamamıştır.

^ Uzakdoğu’daki statükonun bozulması, öncelikle Amerika Birleşik Devletleri’ni ilgilendiriyordu. Bu devlet, Japonya’nın girişimlerine karşıydı ve Çin’i destekliyordu. Diğer taraftan Sovyet Rusya da, Japonya’nın güçlenmesinden ve yayılmasından endişe duyuyordu.

^ Bu nedenlerle de Japonya, Amerika Birleşik Devletleri ile Sovyetler Birliği’nin baskısını hissediyordu. Böylece Almanya, Fransa ile Sovyet Rusya’nın arasında kalırken; Japonya da, ABD ile Sovyet Rusya’nın arasında kalmış oluyordu.

^ Bu bakımdan Almanya ile Japonya, yani statükoya karşı olan devletler, ortak tehlike olarak gördükleri Sovyet Rusya’ya karşı birleşmişlerdir. Bunun sonucunda iki devlet arasında Berlin’de 25 Kasım 1936’da Anti-Komintern Paktı imzalanmış, böylece Almanya ve Japonya arasında siyasî rejim esasına dayalı bir ittifak yapılarak “Berlin-Tokyo Mihveri (Ekseni)” kurulmuştur.




4-İNGİLTERE VE YATIŞTIRMA POLİTİKASI

ý  Yatıştırma (Appeasement) Politikası: Bir saldırının oluşması ya da bir saldırı tehdidinin ortaya çıkması durumunda saldırgan devlete karşı uygulanan pasif politikadır. II. Dünya Savaşı’na kadar varan gelişmelere yol açan bu politika İngiltere Başbakanı Neville Chamberlain’le özdeşleşmiştir. Hitler’in esas ilgisinin Doğu’da olduğuna inanan Chamberlain, Hitler’in SSCB’ye karşı kendisi ile ittifaka gireceğini, hatta bir ihtimal Hitler’i Sovyet topraklarına yöneltebileceğini umut etmiş, Çekoslovakya’dan Südetleri aldıktan sonra Hitler’in artık duracağnı ve kazandıklarını elinde tutmaya çalışacağını ummuştu. 29 Eylül 1938’de imzalanan Münih Antlaşması ile doruk noktasına ulaşan bu politika, Hitler’in hiçbir Alman’ın yaşamadığı Çekoslovakya’yı işgal etmesinin ardından değişti. İngiltere, Polonya’ya garanti verse de artık büyük bir savaşı önlemek için çok geç kalınmıştı.

 

5-FRANSA

Maginot Hattı

Z      Fransız generalleri, 1930’larda dünyanın en güçlü savunma hattını kurmaya karar vererek Maginot Hattı’nı oluşturdular. II. Dünya Savaşı’na kadar hiç test edilmeyen bu hat, birbirinden bir top atımı uzaklıkta 50 savunma kulesi ve bunlara bağlantılı yer altı sığınaklarından oluşuyordu. Düşmanın ele geçirmesi neredeyse imkânsız olan sığınaklarda, askerlerin yaşaması için her şey mevcuttu. Maginot Hattı’nın iki zayıf noktası vardı: Belçika sınırı ve askerlerin ilerlemesini olanaksız kılan sıklıkta ağaç örtüsüyle Ardennes ormanları civarı. Fransızlar savaş başladığında Almanların kuzeyden savunmasız Belçika sınırından saldıracaklarını hesaplamışlar ve güçlerinin büyük bir kısmını bu bölgeye kaydırmışlardır. Almanlar ise Ardennes’de Fransız hatlarını yararak “aşılmaz” Maginot Hattı’nıgeçtiler ve Belçika sınırına yığılmış Fransız ordularını arkadan sararak teslim aldılar.

Z      Fransa 1924’te, Sovyet Rusya da 1935’te Çekoslovakya ile birer ittifak yapmışlardı. Fransa, bu ittifak gereğince yardım etmek için İngiltere’nin de harekete geçmesini istemiştir. Fakat İngiltere böyle bir yardıma hemen kalkışmak istemeyince, o da İngiltere’yi izlemiş ve Yatıştırma Siyaseti’ni destekleyici bir tutum sergilemiştir.

 

Rektör Uyarıyor

DE GAULLE

I. Dünya Savaşı’na katıldı, yaralanıp esir düştü. Başbakan Paul Reynaud, 1940 yılında Fransa Savaşı’ndan sonra De Gaulle’ü Savunma Bakanlığı Müsteşarlığına getirdi. Almanlarla yapılan mütarekeye karşı çıktı ve Londra’ya gitti. Burada Hür Fransız Kuvvetlerini teşkil etti. 1943 yılında General Giraud’la birlikte Fransız Ulusal Kurtuluş Komitesinin başkanı oldu. 9 Eylül 1944’te kurduğu gölge hükûmeti ile birlikte Cezayir’den Paris’e döndü ve birbirini izleyen iki geçici hükûmetin başına getirildi. 20 Ocak 1946’ya kadar görevde kaldıktan sonra siyasetten ayrıldı. 1958’de cumhurbaşkanı seçilerek siyasete geri döndü. 1969’a kadar cumhurbaşkanlığında kalan De Gaulle 1970’te öldü.

 

6-ABD

m  Savaşın başında tarafsız kalan ABD, sonraları Fransa ve İngiltere’ye silah yardımı yapmıştır. Almanya’nın kışkırtmaları sonucunda Japonya tarafından Pearl Harlbour’da saldırıya uğramış ve kesin olarak savaşa girmiştir. ABD’nin savaşa girmesi ile savaşın seyri değişmiş, Almanya genişleme politikası yerine var olan sınırlarını koruma politikasını uygulamıştır.

 

7-SSCB

ý  Almanya’nın Avrupa’da izlediği yayılmacı siyasetini devam ettirmesi ve Hitler’in Münih Antlaşması’yla kendisine verilenlerle yetinmemesi, İngiltere ve Fransa’yı SSCB ile birlikte üçlü bir ittifak arayışına itmiştir. Ancak aralarındaki görüş farkları bunun gerçekleşmesine meydan vermemiştir. Ayrıca bu konuda üç devlet arasında görüşmeler sürerken, 23 Ağustos 1939’da Almanya ile Sovyet Rusya arasında bir “Saldırmazlık Paktı”nın yapıldığı açıklanmıştır.

Bu pakta göre:

Æ  Taraflar Komünist Enternasyonali’nin faaliyetleri hakkında birbirini aydınlatmak, gerekli olan savunma önlemlerini saptamak ve bu önlemleri iş birliği yaparak uygulamak konusunda anlaşmışlardır.

Æ  Almanya ve Rusya, tek olarak veya diğer devletlerle ortaklaşa birbirlerine karşı her türlü saldırgan hareketten kaçınacaklar.

Æ  Taraflardan birisi üçüncü bir devletin saldırısına uğrarsa, diğer taraf hiçbir şekilde bu üçüncü devleti desteklemeyecek.

Æ  Taraflar, ortak çıkarlarına değinen konular hakkında karşılıklı bilgi edinmek üzere, sürekli olarak birbirleriyle temas hâlinde kalacaklar.

Æ  Taraflardan hiçbiri doğrudan ya da dolaylı olarak diğer taraf aleyhine yönelik bir devlet gruplaşmasına katılmayacak.

Æ  Antlaşmanın süresi 10 yıl olacak.

ý  Almanya, bu suretle Rusya’nın tarafsızlığını da sağladıktan sonra Polonya üzerindeki baskısını çoğaltmaya başlamıştır.

 

Adolf Hitler (1889-1945)

Avusturya’nın Braunau (Bıravna) kentinde dünyaya gelmiştir. 1913’te Münih’e taşınmış, bu sırada başlayan I. Dünya Savaşı’na katılmıştır. Savaşta yaralanan Hitler, 1919’da Alman İşçi Partisi’ne katılarak I. Dünya Savaşı’nın hezimetleri ile ilgili olarak o dönem pek çokları gibi Yahudi ve Bolşevikleri sorumlu tutmuştur. 1921’de partinin lideri olmuştur. 1923’te Münih’te karıştığı bir ayaklanma sonucunda 9 ay hapse mahkûm edilmiş, bu sürede ideolojisini temellendirdiği “Kavgam” (Mein Kampf) adlı kitabı yazmıştır. 1933’te Almanya’nın başbakanı olmuştur. Führer lakaplı Hitler’in Alman yayılmacılığı ile ilgili kararları sonucunda II. Dünya Savaşı başlamıştır. Büyük felaketlere yol açan bu politikası sonucunda Almanya kısa sürede Avrupa’ya egemen olmuştur. Ancak 1943’ten sonra Hitler ve Almanya için işler tersine dönmüştür. 30 Nisan 1945’te Almanya’nın savaşı kaybettiği günlerde Berlin’de yaşadığı sığınakta hayatına son vermiştir.

 

 

SAVAŞIN AVRUPA’DA BAŞLAMASI VE YAYILMASI

Almanya, Sovyetler Birliği ile saldırmazlık paktı imzaladıktan sonra, Polonya üzerindeki baskısını arttırmıştır. 29-30 Ağustos 1939'da Dantzing serbest şehrinin kendisine verilmesini, Koridor bölgesi için plebisit yapılmasını, seferberliğin kaldırılmasını ve bu konuları görüşmek üzere bir Polonya temsilcisinin 30 Ağustos günü Berlin'de bulunmasını istemiştir. Polonya, bu istekleri kabul etmekle birlikte, temsilcisinin istenilen tarihte Berlin'e gitmemesi üzerine Almanya harekete geçmiştir. Alman birlikleri, 1 Eylül 1939'da savaş ilan etmeksizin Polonya'yı işgale başlamıştır. İngiltere ve Fransa, Almanya'dan işgalin sona erdirilmesini ve birliklerini Polonya'dan geri çekmesini istemiştir. Ancak, bir yanıt alamadıkları için 3 Eylül 1939'da Almanya'ya savaş ilan etmek zorunda kalmışlardır. Böylece dünyayı altı yıl boyunca kasıp kavuracak İkinci Dünya Savaşı başlamıştır. Almanya, 28 Eylül'de Polonya'nın en önemli kentlerinden biri olan Varşova dahil olmak üzere ülkenin büyük bölümünü ele geçirmiştir. Polonya'nın işgale uğraması Sovyetler Birliği'ni harekete geçirmiştir. Bu ülke, Almanya ile yaptığı saldırmazlık paktında kendisine ayrılan Polonya topraklarını işgale başlamıştır. Bunun üzerine Almanya ve Sovyetler Birliği, 28 Eylül 1939'da Moskova'da ek bir antlaşma yaparak, Polonya'yı aralarında paylaşmışlardır. Sovyetler Birliği, Polonya'nın doğusunu, Almanya'da Varşova dahil batısını almıştır.

 

 

Rektör Uyarıyor

İzledikleri Yatıştırma Politikası nedeniyle Almanya’nın tüm Avrupa’yı tehdit eder duruma gelmesinden sorumlu tutulan Fransa ve İngiltere’de hükûmet değişiklikleri yaşandı. Finlandiya’nın SSCB’ye teslim olmasından hemen sonra 13 Mart 1940’da Fransa’da Eduard Daladier başbakanlıktan düşmüş ve yerine savaşın daha gayretli bir takipçisi olan Paul Raynaud (Pol Reynod) Fransa’nın yeni başbakanı olmuştu. Almanya’nın Norveç’i işgal etmesinden sonra 10 Mayıs 1940’ta yapılan seçimleri kaybeden Chamberlain’ın yerine Winston Churchill (Vinstın Çörçil), İngiltere’nin yeni başbakanı oldu.


Yorumlar - Yorum Yaz
Anket
"PAROLAMIZ YA İSTİKLAL YA ÖLÜM" KİTABIMIZI OKUDUNUZ MU?
TÜRK İSLAM DEVLETLERİ TARİHİ
OSMANLI DEVLETİ TARİHİ
abdullahhoca

SİTEMİZE GÖSTERMİŞ OLDUĞUNUZ İLGİYE TEŞEKKÜRLER...
TARİH BİZDEN ÖĞRENİLİR.
Site Haritası