PAROLAMIZ YA İSTİKLAL YA ÖLÜM

Abdullah ŞAHİN

MENÜ
10.SINIF TARİH DERSİ
12.SINIF İNKILAP TARİHİ DERSİ
T.C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ
YNT TV

OSMANLI TOPRAK SİSTEMİ

OSMANLILARDA TOPRAK SİSTEMİ

Toprak, Osmanlı’da devletin malıydı. Kullanma hakkı halka ait olup, üretilen malın sahibi halktı. Devlet topraklarının genel adı Miri Arazi (Hazine Arazisi) idi. Ekip, biçmek için şahıslara verilen arazilerdi. Toprak kullanılış ve veriliş amaçlarına göre isimler almıştır.Osmanlı devletinde topraküç kısımda incelenmektedir;

A-Miri Topraklar

B-Mülk Topraklar

C-Vakıf Topraklar

 

A) MİRİ ARAZİLER

1) Dirlik Arazileri: Geliri devlet tarafından savaşta yararlılık gösterenlere ve devlet memurlarına maaş karşılığı olarak verilen arazilerdi. Üç ’e ayrılırdı;

a) Has: Yıllık geliri 100.000 akçe’den fazla olan topraklardı. Hanedan üyelerine, divan üyelerine, Beylerbeyleri ve Sancak Beylerine verilirdi. Has sahibi gelirinin her 5000 akçesi için bir “cebelü (atlı asker)” beslemek zorundaydı.

b) Zeamet: Yıllık geliri 20 bin ile 100 bin akçe arasında olan arazilerdi. Orta derecedeki devlet memurlarına, hazine ve tımar defterdarlarına, divan kâtiplerine, alay beylerine, kale dizdarlarına, subaşılara ve kadılara verilirdi. Bunlar da gelirlerinin her 5000 akçesi için bir “cebelü (atlı asker)” beslemek zorundaydı.

c) Tımar: Savaşta yararlılık gösterenlere ve hizmet karşılığı verilen araziler olup, yıllık geliri 3.000 ile 20.000 akçe arasında olanlardı. Bu da kendi arasında bölümlere ayrılırdı; Eşkinci (Kılıç) Tımarı savaşta yararlılık gösterenlere, Hizmet Tımarı Saraydaki Hizmetlilere, Müstahfız Tımarı ise Cami imamları, hatip ve medrese hocalarına verilirdi. Bu toprakları işletenler gelirlerinin her 3000 akçesi için bir cebelü beslemek zorundaydılar.

-     Dirlikler dağıtılırken, verilen kişilerin makamları ile toprağın gelirleri arasında bir paralellik kurulmuştur.

-     Dirlik sisteminde toprağın; mülkiyeti devlete, vergisi dirlik sahibine, kullanım hakkı köylüye aittir. Has ve zeamet, devlet memurlarına görevleri süresince verilirken, tımar, sipahinin ömrü süresince verilirdi.

Dirlik sahiplerinin görevleri;

-     Savaş zamanı, toprak gelirlerine göre besledikleri atlı askerler (cebelü) ile orduya katılmak

-     Reayanın (halkın) toprağı işlemesini sağlamak, boşalan topraklara başkalarını yerleştirmek ve yeni toprakları üretime açmak

-     Bulundukları bölgenin güvenliğini sağlamak

-     Bölgedeki vergileri toplamaktır.

Dirlik (Tımar) Sisteminin Faydaları

-     Toprakların imarı sağlanmıştır. Bu da tarımsal üretimi artırmış ve üretimde süreklilik sağlanmıştır.

-     Vergilerin kolayca toplanması sağlanmıştır.

-     Devlet memurlarının maaşları ödenmiştir.

-     Devlete yük olmadan güçlü bir ordunun yetişmesini sağlamıştır (Tımarlı Sipahiler).

-     Başlangıçta göçebe Türkmenlerin yerleşik hayata geçirilmesinde etkili olmuştur.

-     Tımarlı Sipahiler kırsal bölgede güvenliğin sağlanmasında etkili olmuşlardır.

Önemli Uyarılar;

-     Toprağın sahibinin devlet olması, sadece gelirin dirlik sahibine verilmesi, toprak üzerinde feodalleşmeyi önlemiştir. Avrupa feodalitesi ile arasındaki en önemli fark budur.

-     Devlet, toprağı bir yıl ekmeyenden Çiftbozan adlı vergi, 3 yıl üst üste ekip, biçmeyenden ise toprağı geri alırdı. Bundaki amaç; üretimin sürekliliğini sağlamaktır.

-     Osmanlı Devleti’nde taşra teşkilatının temelini tımar (dirlik) sistemi oluşturuyordu.

-     Tımar ve Zeamet Sistemi II. Mahmut zamanında kaldırılarak bunun yerine başta valiler olmak üzere devlet memurları maaşa bağlanmıştır.

2) Yurtluk Araziler: Geliri sınır boylarında görev yapan askerlere (akıncılara) verilen arazilerdir.

3) Ocaklık Araziler: Geliri kale muhafızları ile tersane giderlerine ayrılan arazilerdir.

4) Mukataa: Geliri iltizam yoluyla doğrudan hazineye giden arazilerdir.

5) Paşmaklık: Hanedan kadınlarına verilen arazilerdir.

6) Havas-ı Hümayun: Hükümdara aittir. Geliri hazineye bırakılmıştır.

7) Metruk Araziler: Terk edilmiş topraklardır. Otlak, yaylak, mera, kışlak gibi halkın ortak kullandığı topraklardır. Ayrıca yollar, meydanlar, namazgâhlar, mesireler, pazarlar, panayırlar, baltalıklar ve harmanlar da bu gruba girerdi.

8) Mevat: Ölü topraklardır. Çöl, bataklık, çıplak dağlar bu topraklardandır.

9) Malikhane: Devlet adamlarına hizmetleri karşılığı mülk olarak verilen arazilerdir.

 

B) VAKIF (MEVKUF) ARAZİLER

-     Miri arazi iken sonradan geliri hayır, din, eğitim kurumlarına ve sosyal hizmetlere ayrılan arazilerdir (cami, medrese, hastane, imarethane, , bedesten, kervansaray gibi kurumlar).

-     Alınıp satılamaz, devlet el koyamazdı.

-     Bu arazilerden vergi alınmazdı.

-     Vakıf teşkilatının başında bulunan kişiye “Mütevelli” denmiştir.

 

C) MÜLK ARAZİLER

-     Şahısların özel mülkü olan arazilerdir. Alınıp satılabilir, miras olarak bırakılabilirdi.

-     Bu araziler ikiye ayrılırdı;

a) Öşri Araziler: Müslüman halka ait olan arazilerdir. Gelirlerinden % 10 Aşar (Öşür) vergisi öderlerdi. Bu toprakların sahiplerinden arazi vergisi olarak çift resmi alınırdı.

b) Haraci Araziler: Gayrimüslimlere verilen arazilerdir. Gelirlerinden % 15 – % 20 arası Haraç vergisi öderlerdi. Bu toprakların sahiplerinden arazi vergisi olarak ispenç alınırdı.

Önemli Uyarı: XVII. yüzyıldan itibaren sosyo-ekonomik nedenlerin etkisiyle toprak yönetimi bozulmuş, köyden kente göçler hızlanmış ve topraklar devletin denetiminden çıkarak hukuki olmasa da fiilen ayan ve eşraf denilen güçlü kişilerin eline geçmeye başlamıştır. 1858 Arazi Kanunnamesi ile topraklar mülkiyete dönüşmüş, yani uzun süre toprağı elinde bulunduranlar o toprağın sahibi olmuşlardır.

 

TOPRAK SİSTEMİNDE MEYDANA GELEN DEĞİŞMELER:

ž  1). Tımar sisteminin bozulmasıyla, "Dirlik topraklar" Mirî Mukataa'ya çevrilerek, yani gelirleri hazineye devredilerek, peşin alınan bir bedel karşılığı üç yıllığına "İltizam"a verilmeye başlandı.

ž  Yorum:  Mültezîm denen iltizam sahipleri daha fazla vergi toplamak için halka baskı yapmışlardır. Bu durum "Celali isyanlarına" veya vergisini ödeyemeyen köylünün toprağını terk ederek büyük şehirlere göç etmesine neden olmuştur.

ž  2). Devletin artan masraflarının karşılanması için Mukataalar mültezîmlere üç yıllık dönemler için değil, ömür boyu verilmeye başlandı. Bu sisteme Malikane Usulü denilir. (1695'te)

ž  3). "Malikane usulüyle" sağlanan gelirlerde yetmeyince, bu defa Mukataaların yıllık kârları paylara  ayrılarak satılmaya başladı. Bu usule de Esham Usulü denilmiştir. (1775)

 


Yorumlar - Yorum Yaz
Anket
"PAROLAMIZ YA İSTİKLAL YA ÖLÜM" KİTABIMIZI OKUDUNUZ MU?
TÜRK İSLAM DEVLETLERİ TARİHİ
OSMANLI DEVLETİ TARİHİ
abdullahhoca

SİTEMİZE GÖSTERMİŞ OLDUĞUNUZ İLGİYE TEŞEKKÜRLER...
TARİH BİZDEN ÖĞRENİLİR.
Site Haritası