PAROLAMIZ YA İSTİKLAL YA ÖLÜM

Abdullah ŞAHİN

MENÜ
10.SINIF TARİH DERSİ
12.SINIF İNKILAP TARİHİ DERSİ
T.C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ
YNT TV

TARİHİ TİCARET YOLLARI

TARİHİ TİCARİ YOLLAR

1-KRAL YOLU                  
2-İPEK YOLU
3-KÜRK YOLU
4-BAHARAT YOLU
5-TÜTSÜ YOLU
6-AMBER YOLU
7-ÇAY VE AT YOLU

1-Kral Yolu Tarihçesi
Burada Kral Yolunun kime ait olduğu sorusunun cevabını verelim. Kral Yolu’nun batı kısmında bulunan yolları Asur kralları tarafından yapılmıştır. Çünkü bu yollar daha çok Asur kentine göre yapılmış olup, Pers şehirlerine uzaktır. Batı Anadolu’da bulunan Gediz ve Menderes ırmakları civarında kurulan Lidya Krallığı tarafından bu yollar tamir edilmiş ve aktif olarak kullanılmıştır. Bu yol sayesinde Lidyalılar tarihte önemli devletler arasında yerini almıştır ve ticarette ileri gitmişlerdir.

  • Günümüzde Kral Yolu üzerinde yapılan araştırmalar sonucu yolun büyük kısmının Pers İmparatorluğu’nun kralı I. Darius tarafından yapıldığı rotaya çıkmıştır.
  • M.Ö. 547 yılında Lidyalılar ve Persliler arasında savaş yapılmıştır ve bu savaşı Pers İmparatorluğu kazanmıştır. Böylelikle ticaret yolunu ele geçiren Pers Kralı I. Darius bu yolları birleştirmiş ve tamir ettirmiştir.
  • Tamir edilen ve yenilenen yollar sayesinde ticaret yolu gelişmiş ve kuryeler daha hızlı hareket etmişlerdir.
  • Bu yollar üzerine yapılan konaklama merkezleri ve güvenlik merkezleri sayesinde güvenlik ve konaklama ihtiyaçları giderilmiş ve ticaret yolu güvenilir hale gelmiştir.
  • Efes’ten Persepolis’e kadar bütün mesafe hızlı ve en konforlu şeklide alınıyordu.
  • Kral Yolu kimi zaman askeri yol olarak da kullanılmıştır.

 

Kral Yolu Haritası

Kral Yolu Haritası

Kral Yolu haritasına bakıldığında Pers devletinin başkentinden başlar ve Anadolu’nun en batı kısmına kadar ulaşır. Yolun başlangıç kısmı Pers Devleti’nin şehirlerden biri olan Susa’dan başlamaktadır. Sonrasında bu yol Türkiye’nin sınırları içerisinde bulunan İzmir ilindeki Sardes ve Efes bölgelerine kadar uzanıyordu.


Kral Yolunun Geçtiği Ülkeler

Kral Yolunun geçtiği ülkeleri şöyle diyelim. Anadolu’dan başlar ve Mezopotamya (Irak)’a kadar uzanır.

  • Mısır
  • İran
  • Irak
  • Türkiye

 

2-İpek Yolu Nedir?

İpek Yolu tarih boyunca kullanılan bir ticaret güzergâhı olmasının yanı sıra fikirlerin, dinlerin, orduların ya da farklı kültürlerin ve bu kültürel deneyimleri aktaran bilgelerin ve gezginlerin takip ettiği bir yol olmuştur. Dolayısıyla insanlık tarihinde çok önemli bir yeri vardır ve hakkındaki bilgileri vermek yerinde olacaktır.

İpek Yolu Nedir?

İpek Yolu diğer aktiviteler için kullanılan bir yol haline gelmeden önce sadece ticaret amacı ile kullanılıyordu. Yani Doğudaki Çin gibi ülkelerden sağlanan ipek, baharat gibi ürünlerin Mısır, Roma gibi dönemin ünlü ülkelerine ulaştırılması için kullanılan bir ticaret yoludur, bu iş için kullanılan güzergâhtır. İsmini de taşınan ürünlerin en önemlisi olarak kabul edilen ipekten almıştır.

İpek Yolu Hakkında Bilgi


Ticaret yolu olarak kullanılan ve Çin’den alınan ipek ve baharatı batıdaki ülkelere, Avrupa’ya ulaştıran İpek yolu başka vazifeler de üstlenmiştir. Bu ürünler Batı’daki uluslararası ilişkilerin düzenlenmesinde önemli roller oynamışlardır. Ayrıca Doğu kültürünün Batı ülkelerinde tanınmasını sağlamış ve günümüz medeniyetinin oluşmasında çok önemli bir sahnede yer almıştır. Güzergâh üzerinde bulunan ülkelerin kültürlerinin, ekonomilerinin ve siyasi benliklerinin gelişmesinde, şekillenmesinde de çok önemli vazifeler üstlenmiştir. Yani İpek Yolu olarak isimlendirilen güzergâh üzerinde bulunan ülkeler tarihsel gelişimlerinin önemli bir bölümünü bu aktivitelere borçludur. İpek Yolu kanalıyla yapılan ipek, baharat, kâğıt, porselen ve değerli taş ticareti kıtalararası etkileşime, kültür alış verişine imkân sağlamıştır.

 

 

 

İpek Yolu Haritası

İpek Yolunun haritası çizildiğinde Eski Dünya olarak bilinen bölgelerin çok büyük bir kısmını etkileyen bir güzergâh olduğu anlaşılacaktır. Söz konusu harita Asya’nın en Doğu’sunda kalan Çin’den başlayarak tüm Asya kıtasını ortadan bölen, Ortadoğu ülkeleri ile Anadolu ve Mısır topraklarından geçerek Akdeniz’e ulaşan ve oradan da Avrupa’ya varan bir bölgeyi kapsayacaktır.

 

İpek Yolu Nerelerden Geçer

 

İpek Yolu hakkında elde edilen ilk tarihi belgeler Romalılar ile Antik Yunan döneminden kalmadır. Buna göre İpek Yolu olarak bilinen güzergâhın kuzey bölümünde izlediği rota günümüzde Rusya Federasyonu topraklarında bulunan Don nehri ağzından başlamaktadır. Daha sonra kuzeye devam ederek, o dönemde Roma İmparatorluğu’nun en büyük rakibi olan Part İmparatorluğu sınırları içinde bulunan ve günümüzde Türkmen Cumhuriyetleri olarak bilinen bölgeden doğuya ilerliyordu. Son bölümünde ise Çin’in batı tarafında bulunan Kansu kentinde yer alan Tanrı Dağları’nın kuzeyinde bulunan kervan yolunu takip ediyordu.

İpek Yolu’nun güney rotası ise kesin belgeler bulunmasa bile şu şekilde kurgulanır: Mezopotamya’dan, Antakya’dan başladığı düşünülmektedir. Günümüzdeki İran ve Afganistan’ın kuzey kısmında kalan ünlü Pamir Ovası’na ulaştığı varsayılır. Batı’ya giderken ise Gaziantep ve Malatya’dan geçerek İzmir, Trabzon, Sinop, Alanya ve Antalya gibi önemli limanlara ulaştığı ve buralardan da Avrupa’ya eriştiği düşünülmektedir.  

Üçüncü bir rota ise her iki rotanın birleşmesi sonucunda elde edilmektedir. Buna göre Hindistan’ın önemli liman kentlerinden birisi olan Bargyzaga şehrine ulaşan deniz yolları ile kara yollarının birlikte değerlendirilmesi ile ortaya çıkan bir rota söz konusudur.

Bu üç rota kullanılarak kat edilen İpek Yolu’nun tam bir başlangıç noktasını, kesin bir varış noktasını ve izlenilen kesin yolu belirtmek mümkün değildir. Ama temelde kullanılan güzergâhlar bu üç rotada belirtilen yollar olarak kabul edilebilir. Bu yolların ortaya çıkması ise bir anda olmamış, yüzyıllar boyunca süren gelişim ve tecrübeler sonucunda ortaya çıkmışlardır.

İpek Yolu Tarihçesi

İpek Yolu tarihi yaklaşık olarak 1500 yıllık bir süreyi kapsamaktadır. Bu süre çok uzun bir süre olduğu ve İpek Yolu çok geniş alanlardan geçen bir güzergâh olduğu için, çok sayıda devletin kurulmasına ve yıkılmasına tanık olmuş, farklı devletlerinin egemenlikleri altında vazifesini yerine getirmiştir. Ama tarihte ‘erken yollar’ olarak kabul edilen ve bazı değerli minerallerin ya da diğer doğal ürünlerin bir bölgeden bir bölgeye, bir kavimden diğerine intikal ettirilmesini sağlayan yollar arasında kaldığını kabul edebiliriz. En azından uzun bir süre bu statüde kalmıştı demek yanlış olmayacaktır. Güzergâh arasında bulunan devletler arasındaki münasebetler, görüşmeler ve çatışmalar arttıktan sonra yeni bir döneme girdiği kabul edilebilir.

5 ve 8. Yüzyıllar arasında kalan dönemde ise bu tip ilişkilerin gelişmesi, büyük imparatorlukların ortadan kalkması ve daha küçük devletler kurulması, kavimler göçü gibi önemli olaylar İpek Yolu’na bakış şeklinin ve jeopolitik öneminin değişmesine yol açtı. Bu jeopolitik önem ve ticaret yolunun kullanımı daha sonraki dönemde giderek azaldı: Moğol istilalarının olduğu dönemlerde 13. Yüzyıl gibi zamanlarda önemi ve kullanımı artsa da Araplar tarafından uygulanan yüksek vergiler nedeniyle çok tercih edilen bir güzergâh olmadı. Portekizlilerin 16. Yüzyılda Çin ile deniz yolu ile ticarete başlaması da İpek Yolu’nun önemini daha da azalttı. Yakın dönemde bulunan petrol kaynakları ve eski ticaret yollarının turizm amacı ile kullanılması ile birlikte ise tekrar önem kazanmaya başlamıştır.

 

3-Kürk Yolu Nedir, Nereden Geçer?

Karadeniz'in kuzeyinden, Hazar ve Bulgar bölgelerinden başlayan Altay ve Sayan Dağları üzerinden İpek Yolu'nu paralel bir biçimde takip ederek Çin ülkesine ulaşan tarihi ticaret yoluna Kürk Yolu denir. İpek Yolu'nun kuzeyinden ilerler. Hazar Denizi'nin ve Karadeniz'in kuzeyinden batıya doğru gelen bir yoldur.

Kürk Yolu, adını tarih boyunca çeşitli hayvanların (samur, vaşak, kunduz, tilki, sincap, sansar vb.) kürklerinin batı ülkelerine  doğru taşınmasından almıştır. 751 Talas Savaşı sonrası Türkler ve Araplar arasında siyasi, sosyal ve kültürel yakınlığın başlaması ile birlikte ticaret de gelişmişti. Türkler ve Araplar arasındaki ticaretin gelişmesinde Kürk yolu önemli rol oynamıştı.


4-BAHARAT YOLU

Tarihin en önemli ticaret yollarından olup Hindistan’dan başlayıp İran Körfez ve Suriye ardından Kızıldeniz yolu ile Süveyş ve Akabe’ye oradan İskenderiye ulaşan yol oldu. Buhur yolu adı verildi buna baharat ormanlarından başladığından dolayı o adını aldı. Bu yolda daha çok baharatların taşınarak Avrupa’ya gelmesi sonucunda adını aldı. Soyluların sofralarına yemeklerine lezzet katması için kurutulmuş bitkilerden elde edilen baharatların taşındığı yol olarak kabul edildi. Baharatlar zenginlik mutfaklarına gidiyordu.

Gemicilik Kızıldeniz’de gelişmesi sonucunda baharat yolu önemini yitirdi. Karadan yapılan ticarette artık eşkiyaların saldırıları artmış olup kervansarayların yetersiz gelmesi de buna etki olmuştur. Ticaret yolu denizcilik üzerinden gelişerek daha fazla yük taşınabiliyordu.


5-TÜTSÜ YOLU;

O zamanlar sadece Arap Yarımadası (bugünkü Yemen ve Umman)’nın güney ucunda bulunan mür ve buhuru Kudüs’e kadar taşımak için kullanılan güzergah. Hem mür hem de buhur, Güneş’te kurutularak koku olarak kullanılabilen ağaç özleridir. Bu ağaç özleri; tütsü olarak yakılır, parfüm olarak ve ölülerin bedenlerini mumyalama esnasında, defin işlemlerinde geleneksel olarak kullanılırdı. MÖ. 1000 civarlarında develerin evcilleştirilebilmesi sayesinde Araplar, önemli bir bağlantı merkezi olan Akdeniz bölgesine bu değerli tütsüleri taşımaya başladılar. Mür ve buhur, Mısırlılar, Yunanlılar ve Romalılar için gerçekten önemli bir meta haline geldi. Örneğin; Roma İmparatoru Nero’nun sevgilisinin cenazesinde yakılan buhurların bütün bir yılın hasadı olduğu belirtilmiş. Bu karayolu ticareti öylesine gelişmişti ki, bir yıl içinde Roma’ya üç bin ton mür ve buhur getirilebiliyordu. Romalı tarihçi Büyük Plinius açgözlü yerleşimciler yüksek vergiler isteyerek, belirlenmiş asıl yolun dışından kervanları yürütmeye zorluyor olsa da bu yolun 62 günde tamamlanabildiğini yazıyor. MS. ilk yy’dan itibaren tekne tasarımlarının gelişmesiyle birlikte deniz yolları daha çok tercih edilmiş ve eski karayolu gereksiz hale gelmiş.

 

6-AMBER YOLU;

Amber ya da kehribar. Yaklaşık olarak MÖ. 3000 yıllarından başlayarak amber ticaretinin Baltık ülkelerinden Mısır’a kadar uzanan bir coğrafyada yapıldığına dair arkeolojik kanıtlar mevcut. Romalılar tarafından geliştirilen Amber Yolu, hem dekoratif hem de tıbbi amaçlarla kullanılan bu taşa çok değer verilmesiyle ortaya çıkmış. Milyonlarca yıl önce ormanların kapladığı bir alan olan Baltık Denizi’nin altında, devasa bir amber kaynağı bulunuyor. Büyük fırtınalarla birlikte bu değerli taşlar karaya vuruyor ve tacirler, Baltık Denizi’nin muhtemel sahillerinden amber toplayarak işlerini yürütüyor. Ancak, 12. ve 13. yüzyıllarda Haçlı Seferleri sırasında, amber üreten bölgeleri kontrol eden Töton Şövalyeleri için önemli bir gelir kaynağıydı. Şövalyeler amber toplayan ya da satmaya çalışan yerel Prusyalıları acımasızca idam ettiler. Eski Amber Yolu’nun izleri, önemli güzergâhlarından biri olarak bilinen Polonya’da bugün hala görülebiliyor.

 

7-ÇAY VE AT YOLU;

6000 bin metre yüksekliğe ulaşan dört mevsimin bir arada yaşanabildiği sarp Hengduan Dağları’ndan geçen ve en önemli çay üreticisi Çin’den başlayarak Tibet ve Hindistan’ı kapsayan yaklaşık 10 bin km’lik fırtınalı bir rota. Sayısız nehrin üzerinden geçen bu rota, aynı zamanda antik zamanlarda kullanılan ticaret yollarının en tehlikelisi. Bu yolu takip eden tüccarların temel hedefi, Çin çayı ve Tibet savaş atlarının, çay verip at almayı ya da vice versa kapsayacak şekilde doğrudan ticaretini yapmaktı. Yolun bir kısmının kullanılmaya başlanması MÖ. 1600’lere kadar uzanıyor fakat güzergahın tamamının kullanılmaya başlanması MS. 7. yy’a denk geliyor. Bu yol vasıtasıyla yapılan en büyük ölçekli ticaretler Song Hanedanlığı (960-1279) zamanına denk geliyor. Bu dönemin belli bir kısmına odaklanan araştırmalar (960-1127) her yıl yaklaşık 20 bin Tibet savaş atı karşılığında 8 bin ton çay ticareti yapıldığını gösteriyor. Deniz yolları daha popüler hale geldikçe, yolun önemi azalmış fakat II. Dünya Savaşı sırasında Japonlar pek çok limanı ele geçirince Çay-At Yolu, Çin ve Hindistan arasında seyahat etmeye olanak sağlaması dolayısıyla yeniden önem kazandı.


 


Yorumlar - Yorum Yaz
Anket
"PAROLAMIZ YA İSTİKLAL YA ÖLÜM" KİTABIMIZI OKUDUNUZ MU?
TÜRK İSLAM DEVLETLERİ TARİHİ
OSMANLI DEVLETİ TARİHİ
abdullahhoca

SİTEMİZE GÖSTERMİŞ OLDUĞUNUZ İLGİYE TEŞEKKÜRLER...
TARİH BİZDEN ÖĞRENİLİR.
Site Haritası