PAROLAMIZ YA İSTİKLAL YA ÖLÜM

Abdullah ŞAHİN

MENÜ
10.SINIF TARİH DERSİ
12.SINIF İNKILAP TARİHİ DERSİ
T.C İNKILAP TARİHİ VE ATATÜRKÇÜLÜK
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ
YNT TV

TÜRKLERDE EKONOMİK HAYAT

EKONOMİK HAYAT

HAYVANCILIK

Orta Asya'nın iklimi ve yeryüzü şekilleri, bu bölgede hayvancılığın gelişmesini sağlamıştır. Bu nedenle ilk Türk devletlerinde ekonominin temelini hayvancılık oluşturuyordu.  At ve koyun, yetiştirilen en önemli hayvanlardı. Bunların etinden, sütünden ve derisinden faydalanılıyor; bunlardan elde edilen işlenmiş ürünler de ticaret mallarını oluşturuyordu.  At, binek ve yük hayvanı olmasının yanında savaşlarda da kullanılıyordu. Bunların yanı sıra deve ve sığır da yetiştiriliyordu.  Orta Asya Türklerinin başlıca gıda maddelerini et, süt, mısır, peynir ve yoğurt oluşturuyordu. Ayrıca kısrak sütünden elde edilen kımız milli bir içkiydi.  Hunlarda, canlı hayvan ihracatı ticarette ilk sırayı almıştı.  Göktürkler ise ihtiyaç fazlası hayvanlarını sınır kasabalarında, Çin ipeği ile değiştirirlerdi.

 

TARIM

İlk Türk devletlerinde halk, iklimin ve toprağın elverişli olduğu bölgelerde hayvancılığın, yanı sıra tarımla da uğraşıyordu.  Hunlar, buğday ve mısır yetiştiriyorlardı. Göktürklerde her ailenin ekip biçtiği kendine ait toprakları vardı. Tarımda sulama çok önemliydi. Bu yüzden Türkler sulama kanallarının yapımına büyük önem vermişlerdi. Hunlar Altay ve Selenga bölgelerinde kanallar açmışlardı. Hunların Altay bölgesinde açtığı ve Göktürkler tarafından da kullanılan Tötö kanalı bunların en güzel örneğidir. Bu kanal günümüze kadar kullanıla gelmiştir. Uygurlar ise yerleşik hayata geçtikten sonra tarıma daha fazla önem vermişler, her çeşit sebzeyi yetiştirmişlerdir. Türklerin yetiştirdiği ilk tarım ürünü, hayvan yemi olan yonca; ilk tarımsal gıda ürünü ise mısırdır.

 

TİCARET

Türk hükümdarları ticaret amacıyla Çin, Sasani ve Bizans gibi ticaret yolları üzerinde bulunan ülkelerle birçok antlaşmalar yaptılar. Ticaretin gelişmesi için tüccarlara kolaylıklar sağladılar ve gerektiğinde ticaret yollarının güvenliği için askeri seferler düzenlediler.  Kısrak sütünden üretilen kımız, darıdan yapılan begni-bekni ve boza Türklerin bilinen içecekleriydi. Sütlü darı, peynir, yoðurt da bozkır yemeklerindendi. Türk bozkırlarında yaygın olan yoğurdun kiraz veya kayısı ile tatlılaştırılması şeklinde ve Çincede “lo” adı ile geçen bir içki Hunlar arasında yaygındı. Eski Türk toplumunda tarıgçı/tarıdacı adıyla anılan bir çiftçi kesimi bulunuyordu. “Tarla” ve “ekin” Türkçenin en eski kelimelerindendir. Buğday, arpa, mısır Hunlar döneminden beri yetiştirilmekteydi. Ayrıca fasulye cinsinden baklagiller ile kendir gibi sanayi bitkileri de yetiştirilmişti. Saban, orak, düven tarımda kullanılan başlıca aletler olup üretilen buðdaylar değirmenlerde un hâline getirilmekteydi. Uygurlar tarafından yapılan ve bazılarından bugün de yararlanılmakta olan sulama kanalları büyük önem arz ediyordu. Uygurlar üzüm yetiştiriyor, pekmez ve şarap imal ediyorlardı.  Kök Türkler ve Uygurlarda Uygur seyahatnamelerinde Uygurların açtıkları kanallarla nehirlerin akışını değiştirerek bahçeler ve tarlaları suladıkları, bu sularla büyük değirmenler işlettikleri belirtilmektedir.

Türklerde giyim eşyasının başlıca malzemesi koyun, kuzu, sığır, tilki ve az miktarda ayý derisi, koyun ve deve yünü ile keçi kılıydı.  Türkler bez dokurlar giyecek için kendir yetiştirirlerdi. Yün ve bezden iç çamaşırı giyerler hatta bunlardan fazla olan yünlü kumaş ve keçeleri de ihraç ederlerdi.  Seyahatnamelerde Uygurların, kürk ve süslü şapkalar giymeyi çok sevdiği, Uygur ülkesinin samur derileri, beyaz keçeleri ve çiçeklerle süslenmiş kumaşlarının da çok ünlü olduğu, Turfan’da dokunan çiçekli Uygur kumaşlarının her tarafta ün saldığı yazılmaktadır.

İlk Türk devletlerinde vergi konusu, Hunlarda ve diğer Türk devletlerinde askerlikten sonra gelen en önemli devlet işiydi. Milattan önceki dönemlerde Çin’den sonra Hunlara bağlanan büyük ticaret şehirlerinden birikmiş vergiler, hatta gecikme cezaları bile isteniyordu. Kök Türklerde “tudunlar” hakan adına vergileri tahsil ediyordu. Turfan Uygurlarýnda “ağıcı” denen devlet memurları genel olarak halktan “mesken, hayvan ve toprak vergileri” olmak üzere üç çeşit vergi topluyordu.

Asya’nýn en geniş devletlerini bozkırda kuran Türkler, çağdaşı olan diğer topluluklara göre silah üretiminde ileri bir teknolojiye sahipti. Özellikle demir işleyiciliği Türklerin çok önem verdiği bir zanaat idi. Demiri ve madenleri iyi işleyen Türkler, bundan hem kendi silah ihtiyaçlarýný karşılamakta hem de ticaretini yapmaktaydılar.

Bakır, bronz, altın işleyiciliği de döneme göre oldukça gelişmiştir. Özellikle Çin-İran güzergâhı sayesinde muhtelif kavimler Türkistan’da buluşmuş; böylece tarımın yanında ipekli dokuma, çini, cam ve silah üretimleri gelişmişti.  Kâğıt, çini, cam ve ipek Doğu ve Batı ülkeleri arasýnda önemli bir yol olan İpek Yolu’nun esas ticari mallarını oluşturmaktaydı.  Bir başka önemli ticaret yolu da Hazar ve Bulgar ülkelerinden başlayarak Altay-Sayan dağları üzerinden Çin’e ulaşıyordu. İpek Yolu’na kuzeyden paralel uzanan bu yola “Kürk Yolu” denilmektedir. Buranın asıl ticari malları sincap, sansar, tilki, samur, kunduz, vaşak vb. hayvan kürkleri idi.  

Ticari ödemelerde geçerli olan en yaygýn uygulamalardan biri mal veya hizmet karşılığı mal takası şeklindeki ayni ödemelerdi. Külçelerin bile ödeme aracı olarak kullanılabilmesi, takasın ne kadar yaygın olduğunu göstermektedir. Bunun dışında Uygurlarda ticarette ödeme aracı olarak kumaş cinsinden olan böz (mühürlenmiş kumaş materyaller) ve kuanpoyu (resmî formatta bez/kumaş) önemli ölçüde kullanılmıştır. Yine madeni paralar ile yapılan ödemeler içinde altın, gümüş ve bakır paralar dikkati çekmektedir. Uygurlarda kullanılan bir diğer önemli ödeme aracı kâğıt paradır.  

İlk olarak VIII. yüzyılın ortalarında Tang Hanedanı Döneminde başlayan ve “çav” olarak adlandırılan bu kâğıt paranın kullanımı, Uygurlarla birlikte Türk-Moğol devletlerinin ticaret hayatına da büyük kolaylıklar getirmiş ve canlandırmıştır. Ayrıca Uygurlu tüccarlar kâğıt paranın uluslararası yaygınlaştırılmasında da önemli rol oynamışlardır. Komşu ülkelere canlı hayvan, et, deri, kösele, kürk ve kurutulmuş et gibi ürünler satarken karşılığında ipek, ipekli kumaş, giyim eşyası ve tahıl gibi ihtiyaç maddelerini satın alırlardı. İpek Yolu ve Kürk Yolu'nun Türklerin elinde bulunması, diğer milletlere karşı Türklere üstünlük kazandıran iki önemli avantajdı. Türkler bu yola hakim olmak için Çinlilerle sürekli mücadele etmek zorunda kalmışlardır.

Kürk Yolu: Hazar ve Bulgar ülkelerinden başlayıp Altay ve Sayan dağlarından İpek Yolu'na paralel olarak Çin'e ulaşan yola denir. Bu yol üzerinde İpek Yolu'nda olduğu gibi canlı bir ticari hayat vardı. Hazar, Sabir, Ogur ve Bulgar Türklerinin elde ettikleri sincap, sansar, samur, kunduz kürkleri ve imal ettikleri diğer mallar bu yolla batıya taşınıyordu. 751 yılındaki Talas Savaşı'ndan sonra Müslüman Araplarla Türkler arasındaki ticari ilişkiler giderek arttı. Türk tüccarlar mallarını sınır boylarında kurulan pazarlarda satmaya başladılar.

 

MADENCİLİK

Göktürklerin demircilikle uğraştıkları Hunların Altaylardaki demir madenlerini, Hazarların da Kafkaslardaki altın ve gümüş madenlerini işledikleri bilinmektedir.

 

DOKUMACILIK

Altay ve Orhun bölgesinde yapılan kazılarda halı ve kilim örneklerine rastlanması Türkler arasında dokumacılığın geliştiğini göstermektedir.

 

DEVLET GELİRLERİ

Türk devletlerinin başlıca gelirleri; Halktan toplanan toprak ve hayvan vergileri, savaşlardan elde edilen ganimetler ile bağlı devletlerden toplanan ve ticaretten sağlanan vergilerden oluşuyordu. Bu gelirler, başta ordu masrafları olmak üzere devletin diğer giderleri için harcanırdı. İlk Türk devletlerinde, hükümdarın resmi mührü vurulmuş ipekli bez parçaları para olarak kullanılıyordu.
Yorumlar - Yorum Yaz
Anket
"PAROLAMIZ YA İSTİKLAL YA ÖLÜM" KİTABIMIZI OKUDUNUZ MU?
TÜRK İSLAM DEVLETLERİ TARİHİ
OSMANLI DEVLETİ TARİHİ
abdullahhoca

SİTEMİZE GÖSTERMİŞ OLDUĞUNUZ İLGİYE TEŞEKKÜRLER...
TARİH BİZDEN ÖĞRENİLİR.
Site Haritası